Toplum paramparça, vazo tuz buz... - Mümin TOPÇU

Toplum paramparça, vazo tuz buz...


Zihinimizin dar çerçevesinde özerkleştirdiğimiz bizim toplumdan veya camiadan, sürekli söz ederken, genel ve geniş anlamda, aslında bizler Türk dünyasının yadsınmaz bir parçasıyız.

Eskiden Osmanlının, günümüzde ise Bulgaristan topraklarında yetişen nesillerin birer ferdi ve uzantısıyız.

Coğrafı anlamda her ne kadar  dağılmış olsak bile; çoğumuz ana vatanı mesken edindik, önemsenmeyecek bir bölüm hala Bulgaristan'da ve orada kalacak.

 Şimdilerde dünyanın her tarafına doğru yelken açmış durumdayız...

Geçen asrımız sona ererken, ana vatana doğru göçler ( şimdilik ) son buldu.

Komünist rejimin rezil çöküşünün hemen akabinde, ekonomik kaygılar, bizim Türkleri gelişmiş Batı Avrupa ülkelerine sürüklemiş oldu.

Bilindiği gibi, bizlere hitap eder gibi görüntü verip, şaibeli bir şekilde ortaya dökülen o malum siyasi güce karşı, yıllar içinde önemli bir ölçüde ilgi ve sempati azaldı.

Halbuki, mecliste ve genel toplum arasında, daha kudretli bir temsiliyeti ve otoriteyi kimler istemez ki...

Şu an paramparça bölünmüş vaziyetteyiz.

Akan bulanık sular durmak bilmezken, masadan düşen paha biçilmez vazo çoktan tuz buz oldu.

Minnacık parçalara bölündük, kanayan kalplerimiz dahil paramparça ve bahsettiğim o kırılmış vazoyu yeniden eski haline getirmek bir hayli zor olacak.

Acı gerçeklerle yüzleşmeden,soru sual edilmeden,bir sürü birlik ve beraberlik çağrısına tanıklık ettik; ama nafile...

Her zaman, asıl vahim ve önemli olan bir soruyu hep gözardı ettik:

- Neden bizim toplumun yarısından fazlası, çoktan başkent Sofya'nın gizli stratejilerine alet olmamayı seçti? Alet olanlar ise zaten muahatbımız değiller...

Herkes, gözünü daldan budaktan esirgemeden ve sakınmadan konuşabilmeli, kimse gerçeklerin üstünü örtmemeli.

Bizler değil, kendilerini tehlikeli ve pis işlere bulaştıranlar çekinsin yargılanmaktan ve hesap vermekten...

Zaman içinde bizler de büyük toplumsal, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel değişimlere uğradık.

Birer göçmen asıllı olarak, bunca yıldır bütünselleşerek Türkiyeli olabildik mi, yoksa kendi camiamız içinde mi bocalayıp durmaktayız?

Toplumsal değişim bizleri ileriye mi, yoksa geriye mi götürdü; bunu izah eden bulunmuyor...

Önümüze, bir sürü lider kisvesine bürünmüş karanlık işlerin adamını attılar.

Bunların marifetlerini gördükçe, sosyal adalete ve temiz siyasete olan inancımızı tamamen yitirmekteyiz...

Koşarak gidiniz, söz konusu karanlık ve dirayetli piyonlarla sarmaş dolaş olun diyenler bile çıkıyor; ama bizim dinsel ve kültürel terbiyemiz buna izin vermemekte.

Sosyal adaletten bahsederken ve bir takım liberalizm değerlerini yüceltirken, sahip olduğumuz İslam ahlakına ve demokratik toplum anlayışımıza, kesinlikle herkes saygı duymalı ve itibar etmeli.

Ancak yeni yüzler ve isimleri kirlenmemiş siyasetçiler, temiz toplumdan ve temiz siyasetten bahsedebilirler...

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI