Kalbimizin bir köşesi hala buruk acı - Elvan GÜNAYDIN

Kalbimizin bir köşesi hala buruk acı


Kırmızı beyaz başlar mart bize, bileklikler alınır ya da yapılır. Dilekler planlanır, tatlı bir başlangıç baharı vaat ediyor olması bile umutlandırır.

Ama bu yıl biraz farklı, ne kış kış gibiydi, akabinde ne de diğer mevsimler kendi gibi ilerleyebilecek sanki...

 6 Şubat, karanlık bir kabus gibi boğazımızda bir düğüm, hala geçmedi ve geçmeyecek de.

Hiç tanımadığımız insanların yitmesine yandı içimiz, hala yastayız. Ne ağlamak ne de üzülmek çare bu duruma, önlem almak lazım. Yerbilimcileri dinlemek, söyleneni doğru uygulamak lazım.

Baştan savma değil. Düzenbazca ve bencilce zengin olmak için değil. Güvenli yaşamak, barınmak için yapılmalı evler, çalmadan çırpmadan.

Nasıl uyuyorsunuz ya o evleri yapanlar, nasıl yaşıyorsunu? Empatiden nasıl bu kadar yoksunsunuz?

Bu mart, kırmızı beyaz olamadı eskisi gibi.

Marteniçkamız bile yok belki de, benim yok mesela, ne almaya ne yapmaya gücüm yokmuş meğer...

Ama dileklerim var.

Tüm insanlık için 6 Şubat sonrasında olanlar ve olamayanlar için, içimdeki burukluğu çaresizliği ifade etmem çok da kolay değil. Görebildiklerimiz buz dağının görünen kısmıydı, ya göremediklerimiz…

Kızının elini bir türlü bırakamayan o çaresiz baba, ablasının kolunun altında hayata tutunmuş o minik bebek, hiç çıkmayacak aklımdan.

İnsanca yaşamayı hak eden nice değerli aile yitti bir hiç uğruna, kader olabilir mi böyle?

Tuğba ve Nil. Belki görmüşsünüzdür, çok ağladım onlara, nasıl ilgili ve güzel bir anne, nasıl tatlı gözleri gülen bir bebek...

Onların yarım kalan hayallerine yandı içim, hala da sönmedi, söneceğini de sanmıyorum.

2 gün önce ne hayallerle aldığı evin enkazında kalan aileler kurtulamamalarına yanan çaresiz aile yakınları.

Paramparça olduk, tüm bu durumu planlayıp yetişemeyen devlet güçlerine kızdık Nasıl kızmayız? Nasıl bu kadar zor olabilir?

Üstelik 99' Depremi var arşivde, çok da uzak değil. 

O depremi yaşamış biri olarak üzüntümü, duygularımı anlatmamın tam bir izahı yok.

Asıl böyle durumlarda çakı gibi hazırda beklemek ve en kısa sürede, en az kayıpla işin üstesinden gelmek, en anlamlı prestij olmaz mıydı? Gücünüzü neye kullandığınız çok önemli, çok!

Mart başlangıcı, kalbimizin bir köşesi hala karanlık, hala acılarla doluyken geldi.

Dilerim baharı getirirken iyileştirici gücünü de esirgemeden çokça getirir bize.

YAZIYI PAYLAŞ!