Dengeler, dengesiz bazen! Hadi, bir kahve yapıp içelim... - Elvan GÜNAYDIN

Dengeler, dengesiz bazen! Hadi, bir kahve yapıp içelim...


Tabii ki, sevmeyenler de olacak; ama önemli olan, bu kısım mı gerçekten hayatınızda?
Bazen iç sesinizle atışırsınız; nedenler, nasıllar…
Bir neden yokken, size karşıcı olan karakterler için sebepler bulmaya çalışır; ama bir türlü bulamazsınız.
Oysa o kıymetsiz duruma kıymet vermek dışında hiç bir şey yapmamış olursunuz...
Neden böyle?
Neden, bu kadar aptalca davranıyor?
Neden, her zaman "ben hiç bir şey yapmadım ki"?
Ne yapmış olabilirim de şu an, bu kötü enerjiye maruz bırakılıyorum?
Hemen çıkın o duygudan, sorun sizde değil biliyorsunuz.
Aslında, o da biliyor; ama boş verin, konu, bu değil şu an!
O enerjiye odaklandığınız her an, kendinize edilen haksızlığa destek vermiş olursunuz.
Yapmayın, gerek yok! Gerçekten gerek yok!
Orkideler, normal toprakta yaşayamaz!
Uymuyor, belli ki, lisanınız; tutmuyor frekanslar...
Hor da görmeden; ama hoş görecek bir yer de kalmamışken sıyrılıp gitmek gerekir o düşüncelerden.
İlle de neden arıyorsanız, gözünüzün üzerinde kaşınız var...
Sizi rahatlatacaksa şayet,
kendinize güvenmeniz rahatsız ediyor olabilir,
seçtiğiniz kelimeler,
yaşam enerjiniz,
yetenekleriniz,
sağduyunuz,
yaşayış biçiminiz,
belki de, gülüşünüz…
Kusurlarınız da dahil buna; ama kimse kusursuz değildir ki!
İnsanların bilinçaltlarında neler olduğunu bilinçüstlerinden anlayamazsınız.
Yormayın kalbinizi! Böyle olmak zorunda değil, belki; ama herkesten aynı algıda olmasını bekleyemezsiniz.
Bazı sebepler gülünç, bazı sebepler gerçek, bazı sebepler sahtecidir.
İnsan, beğendiği şeyi karalamak ister bazen, kötü bir psikolojik rahatsızlık.
Bir erkek çocuğu bile, o saflığına rağmen, okulda beğendiği kız arkadaşının saçını çeker, iter onu.
Bu onu kötü biri yapmıyorsa da kızın gözünde iyi biri de yapmaz.
Dengeler, dengesiz bazen!
Sonuçta, çatışmalar binlerce yıldır var, aşamıyor insanoğlu bazı kavramları.
Çözemiyor, hep bir ego tatmini, hep bir baskın olma hevesi, hep bir üstünlük çabaları, oysa ne kadar zavallı...
Kendi içinde zaaflarının ona yaptığı baskıyla, böyle dışa vurur bir şeyleri.
Bunu, belki de, anlar bir zaman, belki de, hiç anlamaz.
Değil burnu, beyni düşse yere almaz...
Almasın zaten, tam randımanlı kullanamıyor bazen.
Şimdi, günlük yaşamda sürekli küçük girdapçıklar olarak bizi içine çeken, bu duygulara gülümseyerek "merhaba" ve "hoşça kal" deyin.
Barışın o duygularla ve yol verin, bitti gitti...
 
"kendiniz için, güzel düşleriniz için
zehirli sarmaşıklara değil
çiçekli sarmaşıklara hizmet edin
bu bahçe sizin"
 
Şimdi artık sizi sevmeyenlere, o güzel enerjinizi alıp yerden yere vurmak isteyen insanlar ve nedenlerine odaklanmak yerine;
 
"sizi seven değer veren
insani değerlere kıymet verip
bazı şeyleri kafasında çözmüş
ortak dil yaratabildiğiniz
güç alıp güçlendirdiğiniz
duyguları seçin
güneşi gören pencereye gidin
sesi iyi geleni dinleyin
gülümseyeni gülümseteni seçin"
 
"hayat kısa, kuşlar uçuyor
ve zaman bu kuşlara eşlik ediyor
o yüzden kıymetsiz şeyleri büyütmeyin
kıymetli duygular büyüsün
yeşersin çiçeklensin"
 
 Hadi, bir kahve yapıp içelim ☕️ Elvan

YAZIYI PAYLAŞ!