YENİ UMUTLARA DOĞRU KANATLANIRKEN ...

* Ocaklarımız sönmedi mi? Bacalarımız yıkılmadı mı? Damlarımız kurumadı mı? * Türk toplumu, anlayıp kavrayıncaya kadar, bu amansız çarkın içine dahil edildi ve artık çeyrek asırdır 'gospodarlar' için boşuna ömür tüketmekteyiz... * DPS, bir ayrımcılık ve baskı enstrümanıdır. Bu partinin bütün ulusal ve yerel yöneticileri, Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerdeki belediye yöneticileri ve memurları, aslında devlete ve millete hizmet görünümündeler. Gerçekte ise bunlardan ne devletin, ne de milletin bir yararı bulunmakta. * Bizim, bir etnik toplum olarak, bunları yok etmeye gücümüz yetmez. Realist, akılcı ve gerçekçi olmamız gerekiyor.      * Beklenmedik ve sürpriz bir şekilde DOST doğdu. İyi de bir başlangıç yaptı ama seçimlerden sonra sessizliğe bürünerek, hız kesti. Acaba bu partinin büyümesini engelleyen ana unsurlar nelerdir? DOST partisi, DPS'nin 300 000 yakın seçmen kitlesini, kendi safına  çekebilir mi? DPS'nin aktivistlerine ne gibi cazip avantalar   sağlayabilir?

YENİ UMUTLARA DOĞRU KANATLANIRKEN...

* Ocaklarımız sönmedi mi? Bacalarımız yıkılmadı mı? Damlarımız kurumadı mı?

* Türk toplumu, anlayıp kavrayıncaya kadar, bu amansız çarkın içine dahil edildi ve artık çeyrek asırdır "gospodarlar" için boşuna ömür tüketmekteyiz...

* DPS, bir ayrımcılık ve baskı enstrümanıdır. Bu partinin bütün ulusal ve yerel yöneticileri, Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerdeki belediye yöneticileri ve memurları, aslında devlete ve millete hizmet görünümündeler. Gerçekte ise bunlardan ne devletin, ne de milletin bir yararı bulunmakta.

* Bizim, bir etnik toplum olarak, bunları yok etmeye gücümüz yetmez. Realist, akılcı ve gerçekçi olmamız gerekiyor.

       * Beklenmedik ve sürpriz bir şekilde DOST doğdu. İyi de bir başlangıç yaptı ama seçimlerden sonra sessizliğe bürünerek, hız kesti. Acaba bu partinin büyümesini engelleyen ana unsurlar nelerdir? DOST partisi, DPS'nin 300 000 yakın seçmen kitlesini, kendi safına  çekebilir mi? DPS'nin aktivistlerine ne gibi cazip avantalar   sağlayabilir?

 

Ne dersiniz? Bu sefer, yeniden günümüzün siyasi teşhisini koymaya çalışalım.

Tabi ki, her seferinde olduğu gibi, yine Bulgaristan'daki Türk toplumundan bahsedeceğiz. Aynı toplum ile yurtdışında yaşayan milyonlarca insanın da organik ve canlı bağı bulunmakta. Artık asıl güçlü kitlemiz dışarıda ama siyasetimize yön verenler memlekette bulunuyor. Daha doğrusu, saray içlerinde bizden gizleniyorlar...

Geçen asrın doksanlı yıllarının başında çoğumuz DPS rüzgarına kaptırdı kendisini, çok azımız ise bu yelin ileride ters tepeceğine daha o vakit kavrayabilmişti. Zaten öyle de olmadı mı? Ocaklarımız sönmedi mi? Bacalarımız yıkılmadı mı? Damlarımız kurumadı mı?

Bugün, DPS sadece bir uyduruk sistemin zalim bir uydusudur, onu bizim insanımızla ilişkilendirmek asla doğru olmaz. Kimlerin emir kulu ve kime hizmet ettiği aşikardır. Ülkemizdeki düzmece mevcut siyasi sistemi ve yapıyı, yeni türeyen oligarşi mafyası, bir tek kendi yararları için üretti. Türk toplumu, anlayıp kavrayıncaya kadar, bu amansız çarkın içine dahil edildi ve artık çeyrek asırdır "gospodarlar" için boşuna ömür tüketmekteyiz...

DPS, bir ayrımcılık ve baskı enstrümanıdır. Bu partinin bütün ulusal ve yerel yöneticileri, Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerdeki yerel belediye yöneticileri ve memurları, aslında devlete ve millete hizmet görünümündeler. Gerçekte ise bunlardan ne devletin, ne de milletin bir yararı bulunmakta. Asıl bu, katı ve değişmez bir Bulgaristan gerçeğidir. Diğer iktidar ve muaallif partilerdeki durum da aynısıdır.

Ayrımcılık derken, kastettiğim şudur; DPS oligarşisi, seçmeninden çoktan kopmuştur, daha doğrusu uzaklaştırılmıştır. Devlete mi hizmet ediyor? Hayır! Ya seçmenin, bu bir kısım palazlanmış milyoneri ve bunların çevresine öbeklenmiş binlerce maaşlı kadroyu ve ihaleci takımı, biz bertaraf edebiliriz mi? Hayır! Bizim, bir etnik toplum olarak, bunları yok etmeye gücümüz yetmez. Realist, akılcı ve gerçekçi olmamız gerekiyor. Ancak, Bulgaristan'daki mevcut zararlı sistem kökünden kazınırsa, bizler de belki o zaman daha rahat bir nefes alabiliriz...

DPS'ye alternativ birkaç cılız Türk partisi daha kurulmuştu ama sahneden erken silinip gittiler. Beklenmedik ve sürpriz bir şekilde DOST doğdu. İyi de bir başlangıç yaptı ama seçimlerden sonra sessizliğe bürünerek, hız kesti. Acaba bu partinin büyümesini engelleyen ana unsurlar nelerdir?

DOST partisi, DPS'nin 300 000 yakın seçmen kitlesini, kendi safına çekebilir mi? DPS'nin aktivistlerine ne gibi cazip avantalar sağlayabilir? (Zira günümüzde, ne yazık ki, ideallerin yerini para ve avanta aldı.) Ya aynı aktivistler tarafından esir, korku ve tehdit altında tutulan, küçük köy ve kasabalarımızda tek tük yaşayan yaşlı ve garibanların gönüllerini kazanabilecek mi bu yeni dostlar?

Artık bütün bunları açıkça konuşma zamanı gelmiştir. DPS, oligarşi mafyasının kucağından kopabilecek mi? Bal peteğini yalamaktan vazgeçebilecek mi? Bizim Ramadan, halkın parasıyla aldığı otobüsleri satarak, Haskova köylerine kavun yetiştirmeye dönecek mi? Ya "bizim oğlan" Peevski silah ve tütün ticaretinden vazgeçir mi sanıyorsunuz? Gelip de Aladağ'da ağabeyim Lütfi'nin çobanı mı olur?

Ortaya çıkan bu tabloya göre, bizim toplumun herhangi bir güçlü ve temiz siyasi anlayışı bulunmuyor. Toplumun çıkar ve menfaatlerini gözetleyecek siyasi otoritemize rastlayamıyoruz. Beş on siyasetçimiz bir yere toplanıp, ileriye dönük projeler ve stratejiler üretemiyor. Yolumuz belli değil. Başı kesilmiş horoz gibi debelenmekteyiz...

DPS'den bütün umudu kesmişken, DOST'tan hala beklentimiz var. Bu yeni parti kısa vadede umut ettiğimiz sıçramayı beceremezse, artık bize de yepyeni, şaibesiz ve tertemiz yeni bir siyasi güç oluşturmak düşer. Bunun başka bir izahatı olamaz.

Yeni umutlara doğru kanatlanırken, otuz yılımızı boşuna heba etmişken, daha ne kadar ve neyi bekleyeceğiz?

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme