BULGAR GÖZÜYLE TÜRKLER VE TÜRKİYE

Bulgaristan'da yaşayan Bulgar ve Türkler arasında herhangi bir gerginlik söz konusu olamaz. Çingenelere karşı olan tutum apayrı bir şey. Nisan Ayaklanması kutlamaları da eskiden gelen bir köhne propaganda eylemi. Bulgarlar için komşumuz Türkiye turizm alanında ciddi bir destinasyon. Eskiden bizim evlerimizin altından komşuluk yolu denen tüneller bulunuyormuş...

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

BULGAR GÖZÜYLE TÜRKLER VE TÜRKİYE

 

Konstantin MİŞEV;

Ülkemizde, Türklere ve Türkiye'ye karşı güdülen antipropaganda, bizimkilerin adeta beyinlerini yıkamış. Rusofil komünistler tarafından güdülen bu beyin yıkama operasyonu uzun yıllardan beri sürmekte. Ben Amerika'da yaşıyorum. Eskiden, "Hür Avrupa" Radyosu'nu dinleyen Bulgaristan'daki Türkler benim kişiliğimi çok iyi bilir. Bir zamanlar, Manhattan'da gezinirken küçük bir Türk restoranına girmiştim. Garsona, buradaki rakı soğutmak için taslardan nerede edinebileceğimi sormuştum. Hemen, restoran sahibi yanıma geldi ve komşu olduğumuzu anladıktan sonra, bana bu taslardan dört adet hediye etti. Bütün ısrarlarıma rağmen, bunların ücretini benden almadı. Bu bir dostluk jesti idi. Bu restoranda başka güzel bir olaya da tanıklık etmiştim. Burada çalışan bütün kız ve erkek garsonlar Kolumbiya Üniversitesi'nde okuyan öğrencilerdi. Yakışıklı, genç, akıllı ve saygılı Türklerdi bunlar. Hatta bazı Bulgarca kelimeler bile biliyorlardı...

İvan KOLEV;

Bulgaristan'da yaşayan Bulgar ve Türkler arasında herhangi bir gerginlik söz konusu olamaz. Çingenelere karşı olan tutum apayrı bir şey. Nisan Ayaklanması kutlamaları da eskiden gelen bir köhne propaganda eylemi. Bulgarlar için komşumuz Türkiye turizm alanında ciddi bir destinasyon. Eskiden bizim evlerimizin altından komşuluk yolu denen tüneller bulunuyormuş...

Angel PRAMATARO;

Benim TIR'ım vardı. Avrupa'da çok yol kat ettim, Bulgardan yardım görmedim ama Türkler bana, yardım bile istemeden, çoğu zaman destek olmuştur. Benim vatandaşlarım yan taraftan bakarken, onlar bana yardım ediyordu. Bize karşı Türklerin bir nefret duygusu bulunmuyor. Ben bunu asla hissetmedim.

Valeri DUÇEV;

Bu nefret zehrini komünistler ekti. Patriotluğunla övünenlere bir tek lafım var, bu bir sahte duygudur. Bence bunlar, hani bir değim var ya, bildiğin birer sıradan Rus "güvendisi". Benim en sadık dostlarım Türklerdir. Ben Türkleri seviyorum!

Florina BARBUKOVA;

On yıl öncesi arabamızla İstanbul'a gitmiştik. Kim gitmişse bilir, oradaki trafik insanı delirtecek cinsten. Dönüşte bir de kaybolduk. Bir taksi durdurduk ve bizi Bulgaristan istikametine doğru götürmesini rica ettik. Bu adamın dış görüntüsü biraz korkutucuydu, yamuk dişleri beni bayağı tedirgin etmişti. İçimden, kim bilir bizi nerelere götürecek diye mırıldanmaya bile başlamıştım. On kilometre kadar bir yol geçmiştik ve "Bulgaristan" yol tabelası göründü. Ona uzattığımız parayı, bütün ısrarlarımıza rağmen almadı. "Komşu, yok!" demesini asla unutmadım. Kendimden çok utanmıştım. Bizim ön yargılarımızın kökleri derinlerde...

Daniela GORÇEVA;

Türkiye'yi seviyorum, muhteşem güzellikte bir devlet.. Çalışkan insanları var. Hatta, İstanbullu Türkler, bizlerden daha Avrupa'yi ve kültürlü. Türk restoranlarındaki hizmet ise adeta bir yüksek pilotaj. Bunu Holanda'da yaşayan birisi olarak rahatlıkla söyleyebiliyorum. Garsonlar fazla konuşmuyorlar ama her an başı ucunda belire biliyorlar. Bunu nasıl becerebildiklerini ben de çözemedim.

Konstantin GEORGİEV;

Birkaç yıl öncesinde Şarköy'de tatildeydim. Bir gün küçük bir kafede oturuyorduk. Çok güzel bir orijinal Türk müziği çalıyordu. Hoşuma gitti ve bu şarkıyı kimin söylediğini sordum. Kahvelerimizi içtik ve tam kapıdan çıkıyorduk, mekanın sahibi bize yetişti ve dinlediğimiz müziğin kasetini armağan etti bize. Ücretini almadı, siz benim Bulgaristan'dan misafirimsiniz, dedi.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN