BOCUK

Hıdrellez, Kakava, Nevruz, Mart Dokuzu gibi bahar kutlamaları yağmur duası, bolluk bereket günleri, hasat, bağbozumu gibi diğer mevsimsel döngü içerisindeki kutlamalar ve şenlikler, yeşerdikleri veya taşındıkları kültürün öğeleriyle kaynaşarak günümüze değin aktarılmışlardır.Balkanlar'da yeşeren ve Trakya'da da kutlanan Bocuk gecesi, mevsimsel döngüye dair unutulmaya yüz tutmuş böylesi bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır.

BOCUK


Hıdrellez, Kakava, Nevruz, Mart Dokuzu gibi bahar kutlamaları; yağmur duası, bolluk bereket günleri, hasat, bağbozumu gibi diğer mevsimsel döngü içerisindeki kutlamalar ve şenlikler, yeşerdikleri veya taşındıkları kültürün öğeleriyle kaynaşarak günümüze değin aktarılmışlardır.Balkanlar’da yeşeren ve Trakya’da da kutlanan Bocuk gecesi, mevsimsel döngüye dair unutulmaya yüz tutmuş böylesi bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hicri takvimde kış dönemini yansıtan dönem “Kasım günleri” olarak bilinir. Bocuk gecesi ise inanışa göre kışın en soğuk gecesidir. Bu gece hicri takvimin 61’ini 62’sine bağlayan gece olarak karşımıza çıkar. Miladi takvime göreyse; Bocuk gecesi Ocak ayının 8’i, bazı yerlerde ise Ocak ayının tam ortasında kutlanır(dı).

“Bocuk” kelimesinin ne anlam ifade ettiği kesin olarak bilinmese de bir korkutucu öğe olarak karşımıza çıkmaktadır. “Bocuk” diye ortaya sunulan korku öğesi, Tekirdağ’da “Bocuk anası”, “Bocuk karısı”, “Bocuk dede” gibi türetilmiş başka tabirlerle karşımıza çıkar. Ritüellere dair rivayetlerde kötülüğü, hanelerden bereketi çalan kişiyi simgeleyen Bocuk denen bir varlığın (!), kışın en soğuk gününde korkutucu kıyafetler giyerek insan kılığında köylerin sokaklarında dolaştığı dile getirilmektedir.

Bocuk Gecesi’nin dayandığı en temel öğe bolluk bereket beklentisi, bilinmeyen kötülüklerden korunma güdüsüdür. Kışın en soğuk gecesi olan bu gecede sular donarsa, kışı takip eden baharla birlikte hanede bolluk bereket olacağı, sağlık sıhhat bulunacağı, hayvanların ve tarladaki ürünlerin daha bol ürün vereceği inancı yaygındır.

Bocuk gecesinde, Bocuk’a yakalanmamak için sokağa çıkılmaması, kışın tüm yıkıcılığından sığınılan sıcak bir hane içerisinde konu komşu, çoluk çocuk toplanılarak bir şeyler (!) yenilmesi esastır. Bu yeme içme ve bir arada olma durumu; bolluk bereketi, bu bolluğu paylaşmayı, kış ile simgelenen zorluklardan, Bocuk ile simgelenen tabiata dair bilinmeyen korkulardan dayanışmayla çıkmayı yansıtır.

Bocuk gecesinde mutlaka yenilmesi gereken bir şey varsa o da kabak tatlısıdır. Her evde peçka denilen sobalarda ( kuzine ) kabak tatlısı pişer. Bazı yerlerde şerbetli kabak tatlısı olurken, bazı yerlerde üzerine bir tutam şeker gezdirilmiş olan dilimlenmiş kabaklar peçka içerisinde pişirilir. Bu tatlının mutlaka herkesçe tadılması şarttır. Kabak tatlısı yiyenlere Bocuk’un zarar veremeyeceği inancı körüklenerek çocuklar korkutulur.

“Tatlını ye! Yemezsen Bocuk gelir, sırtımıza biner, hepimizi yer…”

Bakmadan Geçme