Yabancı Dil -

Yabancı Dil


 

Dil bayramı, dilimizi sadece 24 saat bile arasına yabancı sözcükler katmadan konuşamadan geçti gitti.

Ben artık Türkiye'de Türkçe diye konuşulan dile yetişemiyorum. Haydi bir tek yabancı dilin katkısı olsa, öğrenelim o dili, sonra da sular seller gibi konuşalım. Fakat, hayır, bizim memlekette kimin hangi dilden konuştuğunu anlamak mümkün değildir.

Tabelalar, isimler, sokak adları, markalar, daha aklımıza gelecek pek çok anlam içeren kelimenin bende Türkçe karşılığı yok. Her şeyden önce o kelimenin hangi dilden olduğunu bilmiyorum.

Bir de şunu fark ettim. Gazeteciler ve televizyonlar da konuşanlar da kullandıkları sözcüklerin ne anlama geldiğini bilmeden kullanıyorlar. Bazen kullanılan sözcüğün Türkçe karşılığını ben biliyorum da kullananlar bilmiyor. Eskiden Türkçeyi tertemiz konuşmadan, okumadan yazmadan hiç kimse ilkokul mezunu edilmezdi. Şimdi bakıyorum, insanlar bir değil iki üç üniversite bitirmişler ama ana dillerinden haberleri yok.

Gene eskiden, her ilkokula başlayan çocuk en geç üçüncü sınıfta İstiklal Marşı'mızı öğrenmiş olurdu. Öğretmen okullarından, İstiklal Marşı'mızı mandolinle çalıp, hatasız okuyamayanları mezun etmezlerdi.

Dün akşam bir yarışma programı izledim. İki genç üniversite mezunu İstiklal Marşı'mızın hangi dizelerle başladığını bilemedi. Benimki de merak işte, acaba hangi ülkenin okullarından mezun olmuşlar? Bunu, sadece iktidara yüklemek de haksızlık olur.

Dilimizin yozlaştırılması büyük ve geniş zamana yayılmış bir projenin işi sanıyorum. Ünlü sözdür bilirsiniz.

"Bir millet savaş kaybetmekle yok edilmez, dilini kaybederse, yok olur. "

Yeni bir dil seferberliğine ihtiyacımız olduğunu acaba ne zaman anlayacağız?

Vur deyince öldürenler, kraldan fazla kralcılar her devirde vardır.

Atatürk'ün başlattığı dil devriminde dili sadeleştirmek adına bir sürü de saçma ve komik sözler türetilmişti. Mesela, lokanta-otlak, kalem - yazgaç, milli marş- ulusal düttürü olsun isteyenler vardı. Lokanta- restoran oldu. Milli marş unutuldu, kalem derseniz en tehlikeli silahlar arasına katıldı.

Kalem kullananların önce itibarı kaldırılıyor sonra da özgürlükleri kısıtlanıyor hale geldik. Evet, bu üç sözcüğün Türkçe anlamlarına dönmek zorundayız.

Restoranlarda karın doyuracak para kalmadı insanlarda, dönelim esnaf lokantalarına.

İlkokul birinci sınıftan itibaren okullarda güzel Türkçe ve İstiklal Marşı'nı öğrenme dilleri olsun. İstiklal Marşı bir milleti birleştiren milli duruştur.

Kalem içinse şimdilik eski bir türküyü söylemek gerekecek.

"Al eline kalemi

Yaz başına geleni..."

Not- Ben bu yazıyı kalem kullanmadan, klavye ile yazdım. Suç unsuru taşımaz...

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Oca
22Ara
01Ekm

Fosforlu Cevriye

01May

Bahçemizin yeni gurmesi

29Oca

Başınıza zoom gelmesin...