Bahçemizin yeni gurmesi -

Bahçemizin yeni gurmesi


 

Merhabalar, sevgili Facebook mahallesi!

Çok şükür, bizde kesin 65 yaş yasağı yok. Onun için bahçemize gidebiliyoruz. Temiz hava, biraz güneş ve hareket, her yaşta çok iyi geliyor.

Erşen bey, fidelerini toprağa ekmeğe başladı. Ben de gidip gelip biraz ortalık düzenliyorum. Bahçe kulübemize bir fare girdiği konusunda şüphelerim var. Dolabın içindeki bir torbayı kemirmiş. Ama başka iz yok. Zaten kulübede yiyecek bir şey bırakmıyoruz.

Öğleden sonra, bahçede biraz daha yerleştirme işleri yaparken bir ne göreyim? İki elim büyüklüğünde bir koca sıçan, otların arasına oturmuş, ağzını oynatıp, ağır ağır nefes alıyor.

Bende bir geriye doğru sıçrayıp bağırma, eşim hemen koştu ne var diye. Gösterdim. İkimiz de şaşkınız. Sıçan dediğin en çok bunun dörtte biri kadar olur. Üstelik de insandan korkar kaçar. Bu kaçmıyor. Biraz daha yakından baktık. Kadife gibi pırıl pırıl tüyleri var. Hani avcılar görse derisini yüzüp satarlar. Yani o kadar güzel. Ama hayvan kaçmıyor. Neden acaba?

Ben hemen yaratıcı kafamla bir tahminde bulundum. Herhalde başka bahçelerin birinde hayvanı zehirlediler ve can çekişerek buraya kadar gelmiş. Şimdi can çekişen hayvancağıza, bir eziyet de biz etmeyiz. Bırakalım olduğu yerde, ölünce, götürür ormana atarız. Eşim yana yana dertleniyor. Bir gün önce bahçenin kenarında gördüğü fare deliklerine zehir koymuş. Ama bu hayvancağız o delikten çıkmış olamaz.

Bir canlının ölümüne sebep olmak ne kadar acı bir şey. Tüh, vallahi, bunu gördükten sonra, sıçan deliklerine zehir falan koyamam. Neyse üzüntülü havamız değişsin diye oturup bir bira içelim dedik. Bahçe ile ilgili farklı konularda konuşacak çok şey var. Bu günlerin en büyük problemi fidelerin bir hayvan tarafından yenilmesi. Ama her fideyi yemiyor. Domatesin bile cinsini seçiyor. Domates, biber patlıcan yiyor, ak kabak yiyor, yemeklik kabak ve salatalık yemiyor. Fasulyeler henüz çıkmadı, bakalım onları nasıl kurtaracağız. Yedek fidelerimiz var ama yetişmesi zaman alıyor. Ah, o muzur hayvan her neyse, bir elime geçirsem onu...

Aradan iki saat geçti. Benim aklım sıçanda. İçime bir ürperti girdi. O kadar ki, yere düşmüş bulaşık telini uzaktan sıçan sanıp, ödüm patladı. Oturduğum yerden kalkıp, bahçede dolaşmaya korkuyorum.

Haydi gidip bakalım zavallı hayvan ölmüş mü? Dedik. Usulca gittik ama kaçmış! Yok, gitmiş. Oh, çok şükür, aman hem ölmemiş, zehirlenmemiş, hem de bizim bahçemizden gitmiş...

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Oca
22Ara
01Ekm

Fosforlu Cevriye

01May

Bahçemizin yeni gurmesi

29Oca

Başınıza zoom gelmesin...