Yüzbinler, Anıtkabir'e koştu
Sabri CON
10 Kasım 1989 yılı.
____________
Atatürk’ün 51. ölüm yıldönümü.
Üzüntülüyüz.
Ata’mıza saygımızı yaptık.
Ama bu tarihte sevinilecek bir durum da vardı.
Zalim diktatör Todor Jivkov’un kaderi çizilecek.
Beklentimiz büyük.
İş miş kimsenin umurunda değil.
Bir düzüne insan işi bir tarafa bırakıp televizyon karşısına dikildik.
T.Jivkov, limon yemiş maymun gibi sağa sola bakınıyor.
Çok rahatsız olduğu besbelli.
Başına gelecekleri biliyordu.
Nefesimizi tutuk, bekliyoruz.
Oturumu yöneten Eski Dış İşleri Bakanı Petır Mladenov, ağır sözünü söyledi:
“T.Jivkov, Devlet Başkanlığı görevinden alınmıştır!”
"Ura" sesleri çınladı etrafta.
"Çöven çövene", coşan coşana, sarılan sarılana!
Bir diktatörlüğün sonu gelmişti...
10 Kasım 2024 yılı.
___________________
Atatürk’ün 86. ölüm yıldönümü.
Üzüntülüyüz.
Atatürk’süz geçen günlerimizi çok arıyoruz.
Onun yokluğu derinden üzüyor bizi.
Ama biraz da sevinmek hakkımız yok mu?
Yüzbinlerce vatandaş, bugün Anıtkabir’e koştu.
Hem de hiç zorlamadan, emir almadan, sevgiyle saygıyla...
Anıtkabir’e gidemeyenler de oldukları şehirlerde, sitelerde, köylerde bir türlü saygısını gösterdiler.
Ufacık bir örnek vermem gerekirse, yukarıdaki fotoğrafa iyi bakınız.
Grubumuzun aktif üyesi, yorulmadan güzel ve anlamlı paylaşımlar yapan
Hemşehrimiz, göçmen bacımız Hanife Alışkan, oturduğu site önünde Ata’mıza saygı duruşu merasimi organize ediyor.
Yanındaki bayanda Bulgaristan göçmeni bir Atatürkçü ve Cumhuriyet kadını.
Çevrelerinde daha onlarca, belki de yüzlerce kişi saygı duruşunda hazır.
E, şimdi bu üzüntülü günümüzde, Ata’mıza gösterilen bu saygı duruşları bizi sevindirmez mi?
Üzüntü ve sevinç bir arada.
Ata’mızı minnetle anıyoruz.
Bugün,Türkiye varsa ve biz "Ne Mutlu Türküm Diyene!" diyebiliyorsak, ancak Atatürk ve onun silah arkadaşları sayesinde varız...