Türk Dil Kurumu'ndan ricamdır
Sabri CON
TDK’na Ricamdır
Türk Dil Kurumu, M.K. Atatürk’ün girişimiyle 12 Haziran 1932 yılında kurulmuştur.
Görevi, “Türkçenin yazılı ve sözlü kaynakları üzerine bilime dayalı araştırmalar yapmak; Türkçenin bilim, sanat, edebiyat ve öğretim dili olarak gelişmesini ve her alanda doğru kullanılmasını sağlamaktır”.
Peki, doğru kullanabiliyor muyuz?
Geliştirebiliyor muyuz?
Bu sorular üzerinde biraz kafa yormak gerekmez mi?
Diller sınıfsal olmamalı diye biliyoruz ama maalesef öyle değil. Zamana ve politik sisteme göre dilde bazı farklılıklar olabiliyor.
Osmanlı dönemi Türkçesi için konuşmak istemiyorum. Son yıllardaki duruma kısaca bir değer biçelim.
1950. yıllar ve sonrasında güzel ve akıcı dille yazılmış kitaplarımız, romanlarımız oldu. Bazı şair ve yazarlarımızın yapıtları birçok dillere çevrildi, basıldı. Onları okumak pek hoştu, çünkü temiz bir Türkçe ile yazılmalarına özen gösterilmişti.
Son yirmi yılda Türkçemizde oldukça yabancı sözcüklerle karşı karşıyayız. Yeni gelişmekte olan teknoloji bize daha fazla İngilizce sözcükler transferi yapmış oldu. Arapça, Farsça ve bazen de Fransız, İtalyan sözcükleri “yardımımıza” koştular.
Ne diyelim, temiz uluslu ülkeler olamadığı gibi temiz diller de olamıyor, ancak Türkçe sözcüklerimiz varken yabancı sözcükleri kullanmamız dilimize saygısızlık değil midir?
Artık çeyrek yüzyıl diyelim, iktidarda muhafazakar bir parti var. Dinci bir iktidar elbette Arap eğilimli olur.
Bilmiyorum, bugün TDK başındaki Başkan (Prof. Dr. O. M.) belki bu muhafazakar partinin “adamıdır” değildir ama bir ulusun dili particilikle özdeşleştirilemez.
Politik sistemler o dile ancak 3-5 sözcük sokabilir. Oysa biz yıllardan beri Arapça ağırlıklı bir dil kullanıyoruz. (Daha doğrusu, kullanıldığını görüyoruz).
Örnek sözcükler vermeyi doğru bulmuyorum, çünkü bu yazı uzayıp gider. Gazete ve televizyonlarda her gün her akşam, Türkçesi varken her kesimin anlayamayacağı türden birçok Arapça veya Farsça sözcükler duyuyoruz. Dolayısıyla sözlüklere veya Google amcaya başvurmak zorunda kalıyoruz. Anlamını anlasak dahi Türkçemize saygısızlık yapıldığını görmek bizi incitiyor.
NOT: Gazete ve televizyonların kullanmamaları gereken ama kullandıkları Arapça Farsça kelimelerin bir parça listesini burada vermeyi gereksiz görüyorum).
TDK’ndan ricamdır: Türkçemize saygı gösterilmesini sağlamaya çalışalım, lütfen!