Sabri CON

Sensiz iki yıl

Sabri CON

 
Elli altı yıl ayrılmaksızın beraberlik, hem de hiç küsmeden, üzmeden, kırmadan, kırılmadan!
Sevgiyi, saygıyı, sadakati, güveni hiç eksik etmeden.
Gül kokusuyla, gök kuşağı renklerinde bir güzellikle geçen – az değil; ama kısacık bir beraberlikti bizimki.
Bu beraberliğin hiç ama hiç bitmemesi için çıkmıştık yaşam yoluna.
Yürüdük hep beraber. Düştük kalktık ama eğilmedik hiç.
Bu dünya seninle beraberlikte güzeldi her zaman.
Varlığın bütün boşlukları dolduran bir zenginlikti gün be gün.
Sevdin, sevildin tatlı dilin ve on parmak hünerinle, bir karıncayı bile incitmeden.
Dünyayı içine alacak kadar büyüktü kalbin.
Gitmemeliydin sen, çünkü hiç gitmemesi gerekenlerdendin; ama maalesef...
İki acımasız yılım geçti bile sensiz, umutsuzluklar, karanlıklar peşimi bırakmadan...
Neredesin? Nasılsın? Delice soruyorum işte!
Gündüzleri sadece duvarlardaki resimlerde görünsen de gecelerime şükrediyorum, çünkü bizi buluşturuyor bu geceler.
Sanal da olsa dertsiz sorunsuz bir dünya yaşıyoruz gece beraberliklerimizden.
Irmaklar, yeşillikler, gül bahçeleri, engin ufuklar, kanat çırpan kuşlar hep bizimle.
Hani rüyalardaki gibi derler ya, geceler hakim olunca o kadar güzellikler içinde buluyoruz kendimizi.
Hayat bir başka güzel rüyalarda. Ama seninle güzel tabi!
Ve gündüzler başlıyor sabah olunca.
Güneşli günler, üstelik bahar günleri. Gerçek güzelliklere bürünüyor dünyamız.
Ağaçların yaprak sürmesi, güllerin “geliyorum” diyen kokusu, adeta aşık olduğun çocuk çığlıkları ve daha neler neler!
Ama sen yoksun, işte bu çok büyük bir keder!
Bana dünyada cenneti yaşattın ya, Allah da sana ahirette cenneti yaşatır, inşallah!
Âmin!
 
(06.05.19) / Not: Bu yazımda merhum eşim Hanife’den söz ettim ya, ne tesadüf ki, bugün İmâm-ı Ebû Hanife’nin de (767) vefat günüdür).

Yazarın Diğer Yazıları