Ben yaptım...
Sabri CON
Bu yazıyı yazmayı edebime yakıştıramıyorum ama yazmak kaçınılmaz hale geldi nihayet.
Amacımın övünmek olduğunu sakın zannetmeyin. Neyin ne olduğunu sonunda anlarsınız.
Rahmetli eşimin (Hanife Con) çocuk öğretmeni olarak ne kadar dürüst çalıştığını, başarılarını, sevdiğini, sevildiğini, tatlı dilini tanıyanlar bilir. Hatta tanımayanlardan da birçoğu bilir.
Öğretmenlik dışında, eşimin üstün derece olduğu bir de mutfak işleri var. Onun yemeğini çok fazla kişi yemiştir. Ama bak, şurası çok önemli:
Obitel köyünde (Tırgovişte) ikimiz de öğretmeniz. Sofya’dan belediyeye misafirler gelecek. Onları kim ve nasıl ağırlar? Korkuya gerek yok. “Haydi Hanife! Okulu öğrenciyi bırak, mutfağa koş! Misafirlerimiz geliyor”.
Misafirler geliyor, görevlerini yapıyor ve sıra sofraya geliyor. Ye babam, ye! Çatallar kaşıklar ha bire dönüyor. Sonunda bir soru: “Yemekleri, kim yaptı?” “Hanife, yaptı”. “Maşallah, Maşallah! Temiz, leziz, doyumsuz! Bu kadar hoş hazırlanmış sofra ile karşılaşacağımızı hiç beklemezdik. Alkışlayalım!..”
Vietnam’dan konuklar geliyor. 2-3 gün bölgede gezip dolaşacaklar. “Haydi Hanife, mutfağa koş!” Ve sofralarda aynı sorular: “Yemekleri, kim yaptı?”. “Hanife, yaptı”. “Bravo… Alkış!..”
Sovyet Adigeya’dan konuklar geliyor. “Haydi Hanife, mutfağa koş!” Ve sofralarda aynı sorular: “Yemekleri, kim yaptı?” “Hanife, yaptı”. “Bravo… Alkış!..”
Uzatmayalım. Tatil günleri köye dönüyoruz. Ayşe ninenin İstanbul’dan, Fatma ninenin Ankara’dan misafirleri geliyor. “Aman gülüm, Hanife, bizim yüzümüzü ak edecek senden başka kim var ki? Hadi gülüm sıva kollarını da…” Sofrada soruluyor: “Yemekleri kim yaptı? Pek leziz olmuşlar”. Nineler cevap veriyor: “Ben yaptım!”.
Bir defaki “Ben yaptım’ı “ hiç unutamıyorum. E. ninenin uzaklardan 7-8 kişiden ibaret bir grup misafiri gelecek. “Hanife, gülüm, aman zaman, gel beni kurtar, yüzümü ak et”. Çorbalar köfteler, pideler baklavalar tamam. Ortalık süpürülmüş toparlanmış. Her taraf temiz. Yemek masası hazır. Misafirler yolda geliyor. Az sonra adreste olacaklar.
E. nine “çok merhametli” . “Hanife, gülüm, bak her şeyi tam hazırladın ve çok yoruldun. Sen var git, evinde yat dinlen”. “E. nine, o kadar yorgunluk bana ne diyecek? Misafirler gelsin, görüşelim, tanışalım…”. “Yok, yok gülüm, sen yorgunsun, git evinde dinlen…”
Tamam. E. ninenin dediği oluyor. Sofrada yine aynı sorular: “Yemekleri kim yaptı?” “Ben yaptım, ben”. “Ma E. 'nine, sen ne erbapsın büle ya, aşk olsun! Bu yaşta bu kadar lezzetli yemek yapmak… Maşallah, Maşallah!”. “Ben yaparım gülüm, ben yaparım. Hepsini ben yaptım!”
Anladınız mı şimdi övünen kimmiş? Yazıyı neden mi yazdım? Başkasının eserini kopyalayıp kendi adıyla paylaşanlara selam olsun diye yazdım.