Sabri CON

Aşkın Gözü

Sabri CON

 

Bu yaşta aşkı yazmak sana mı kaldı demeyin.

Aşk dediğin ancak mezarda biter.

Astronomik yaşın yüzü olur, yüzellisi olur ama gönül yaşın hep yirmilerde sabitlidir.

Yalan diyebilecek misiniz?

Aşkın gözü kör mü acaba?

Ya kördür ya değildir. Bir bakalım.

Aşk, insanlığın doğuşundan beri var olan bir duygudur.

Şimdi biz binlerce yıl öteye gitmeden yakın geçmişimize bakalım.

Dedelerimizin dedeleri zamanında, 12-13 yaşlarında kızlar feracelere bürünürmüş. Din ahlâkı, bunu gerektiriyormuş.

Erkeklerle aşk yaşamaları neredeyse olanaksız.

Öyleyse evlenmek nasıl olurmuş?

Senin, kızı veya oğlanı tanıma mecburiyetin yok. Ana babalar ne derse o olur. İki aile tarafı görüşmeler yoluyla, kendi aralarında anlaştılar mı, tamam.

Güzel mi, çirkin mi ve sana uygun bir kız veya oğlan ile mi evleniyorsun, bunu gerdek gecesi öğreniyorsun...

Bundan sonra ayrılık, aile bozmak, aldatmak, şiddet diye bir şey yok.

Ömür boyu aynı yastıktasın...

Sonraki yıllarda kız kaçırma olayları baş göstermiş. Birbirinin güzel yüzünü gören gençler abayı yakmadan olmazdı.

Olmazdı diyorum, çünkü ben bu yılları görmüş kişiyim. Peki, kızı kaçırınca sonuç ne olurdu?

Aileler arasında kavga, düşmanlık, dertlik vs.

Öfke rüzgârı dindikten sonra iş tatlıya bağlanır veya ömür boyu düşmanlık devam eder.

Şimdi yazının zor bir bölümüne giriyoruz.

Kız kaçırma olayında tüm suç oğlan tarafınındır.

Ama bir de kızın kendi isteğiyle kaçma olayı var. Buna “Kız Uydu” denildiğini çok iyi hatırlıyorum.

Ailelere çok acılar yaşatan "Kız Uyma" (kaçma) olayı günümüzde de görülüyor.

Günümüzde her şey açık saçık görülüyorken, herkes herkesle konuşabiliyorken, gençler ana baba önünde sevgilisini açıklıyor ve gösterebiliyorken, bu kaçma olayı ne demek?

Şu demek ki, kız, anam babam beni ona vermeyecek, o yüzden ben sevgilime kaçma kararı alıyorum…

Ya, kızım! Sen hiç düşündün mü, anan baban seni sevgiline neden vermek istemiyor?

O sevgili kimdir, nedir? Ahlâklı mı? Dürüst mü? Alkolik mi, kumarcı mı? Seni hayat boyu mutlu edebilecek mi? Ailesinin ekmeği yenilir suyu içilir mi?

Ha, bir de ırkı. Irkçı değilim. Günümüzde her ırktan evlilikler olabiliyor.

Yeter ki, tencere kapağını bulsun.

Ama öyle çalapaça acil evlilikler de görüyoruz ki, uyumca birbirlerinden çok farklı soylara evlenen kızlar hiç farkında olmadan kendi yaşamlarını “ateşe atmış" oluyorlar.

Ana babalar ise cehennem kazanına düşmüş gibi çırpınır hallere düşüyorlar.

Böyle ailelerin durumunu gördükçe insan öyle bir acıya düşüyor ki, hiç sorma.

Sen, kocaya kaçmış bir zavallı olarak artık ömür boyu ana baba yüzü görmekten uzak kalıyorsun. Ana baba sağlığında, anasız babasız kalıyorsun. Bugüne kadar seni el üzerinde, pamuklar içinde büyütmüş ana babanla ve sevdiğin akrabalarınla düşman kesilmiş oluyorsun...

İyi mi? Ey, zavallı acemi kızlar!

Yaşamın gereği olarak sen de bir gün mutlaka evleneceksin.

Sevgili seçmek hakkındır, ama iş işten geçmeden ana babanı bilgilendirmen en doğru yoldur. Onların fikrini almadan sınırı aşmaya çalışma sakın...

Evlendiğin kişiyle bir gün değil, bir ömür yaşayacaksın.

Seçtiğin sevgili ile mutlu mu mutsuz mu olursun, bunun değerlendirmesini sana en iyi ancak ana baban yapar.

Eh, aşkın gözü kördür, biliyoruz, ama aşk ateşine düşmeden önce senin gözün açık olmalı ki, cehennem ateşine düşmeyesin...

Kesin kararını vermeden önce, dokuz kere düşün bir kere biç...

Benden sana bu kadar!

Gençler, bu yazıyı 8 kere okuyup 9 kere düşünmeliler...

Yorumlar 1
Sadi Güçlüer 21 Ekim 2024 15:15

Gerçekler o kadar yalın bir üslúpla, eskisiz fazlasız dile getirilmiş ki... Kuşaklar arasında bu yüzyıldaki kadar mesafeler açılmadı. İşin ekonomi faktörü de, bu yazıda dile getirilen gerçekler üzerine daha da ağır zorluklar yüklüyor. En ciddi sorunları da ister istemez çocuklar yükleniyor.

Yazarın Diğer Yazıları