Yukarıdaki arama formları aracılığı ile Misyon Gazetesi arşivinde kelime, içerik, konu araması yapabilir veya gün-ay-yıl formatında tarih girerek tarihe göre haberleri listleyebilirsiniz.
Günleri saymayı bıraktım. Gelecek için yarın, geçmişi de dün olarak tarif ediyorum ama bu son olay aklımda yer etti.
Sonbaharın ilk günleriydi. "Seviyeli arkadaşlık arayanlar" grubunda bir paylaşım gördüm, alımlı bir bayan - Ayla Ayla Ayla rumuzlu, ekte bir de kısa not.
Hemen bir yorum düştüm; "Bende arıyorum ama yok. Şimdiki arkadaşlıklar seviyeli değil mesafeli oldu."
Aynı gün Ayla Ayla Ayla bana arkadaşlık isteği gönderdi ve mesafeli arkadaş olduk...
İnternet bu, ne olacak demeyin. Dünya sanıldığı kadar büyük değil. Mesafeliyiz ama bir tık uzakta...
Zaman zaman paylaştığım yazı ve fotoğrafları beğendi.
Bir gün messengerden bir mesaj;
"Kafa adamsın, sizi facede değil de face to face tanımak isterim. Balıkesir de mi yaşıyorsunuz?"
"Yok daha uzak - Kırklareli."
"Aaa, sahi mi, ben de Kırklareli'deyim.
"Buluşalım öyleyse."
"Buluşalım."
Sözleştik.
En son "kapanma" öncesiydi, valiliğin arka tarafında bahçeli bir cafede görüştük.
Bende şaşkınlık, onda hayal kırıklığı...
Ama neşeli bir kızçe, Allah, gönlüne göre versin...
Birer kahve içtik. İki sözünden biri espri ve arkasından tatlı bir gülümseme... ,
Ona kitaplarımı götürmüştüm.
"Benim yazılarımı beğeniyorsunuz diye size kitaplarımı getirdim."
Kitabı açtım imzalayacağım.
"Ayla neydi?"
"Yok yok, Ayla değil. Durdu ben."
"Ne durdu?"
"Durdu Ayaksesi."
"Ben ses duymadım."
"Ayla kod adım. Babam sosyal medya da görürse ayaklarımı kırar... Esas adım Durdu. Aslında Durdugül de bana, kısaca Durdu diyorlar."