Önceki günlerde, Bal-Göç kurucu üyelerinden Ali Cesur ağabeyin oğlu Dinçer Bey, güya kurucu irade, mevcut adaylarla bir şey olmaz manasında fikir beyan etmiş gibi paylaşım yapmıştı.
Bu konuda geçen hafta yazacaktık; ama siyasi parti teşkilatlarında yöneticilik yapmış biri böyle bir paylaşım yaparak, kendi açısından büyük bir hata olduğunu bilecek kadar tecrübe sahibi olacağından, herhalde bunu sehven yapmıştır diyerek suskunluğumuz koruduk.
Ama bu konuda tartışmaların ve bundan öte bazı arayışların devam ettiğini görünce, konuya açıklık getirelim dedik.
Öncelikle şunu soralım:
Hangi kurucu irade? Bu irade kim? Kurucuların arasında yer alan babası mı veya kuruculardan Zülkef abi mi? Ki Zülkef Beyin böyle bir beyanı olmadığı biliniyor.
Yoksa ebediyete intikal eden, camiamızın Mümin agasından gaybdan haber mi aldı?
Sebep ne olursa olsun, hata yapmıştır.
Birinin gazına mı geldi, yoksa boş anına mı geldi bilemiyoruz.
Böyle bir çıkış yaparak üç adayı da birden rencide ettiğini ve otomatikman kendilerini karşısına alacağını nasıl düşünemez? Hayret!
Oysa Cebelliler cesareti olduğu kadar zekası ile de ünlüdür. Dinçer Bey de akıllı biridir, ki kendisini severiz ve sayarız.
Bu çıkışı kuşkusuz son derece cesurca; ama ne kadar zekice? Hele ki aktif siyaset yapan birinin böyle hata yapması akıl alır gibi değil.
Siyasette bir yere gelmeniz için iki kriter vardır. Bunları daha önce de yazmıştık:
1. Arkanızda sizi destekleyen bir kitlenin olması
2.Karşı olan bir kitlenin olmaması, ki en az birinci şık kadar etkili kriterdir.
Size karşı olan bir kitle varsa, sizin arkanızda ilgili partinin genel başkanı bile duramaz. Yani bir yere gelmeniz için birbirinden önemli bu iki kritere de uymanız lazım.
Şimdi siz kalkıp bütün adaylar hakkında bu şekilde konuşursanız, zaman gelir onlar da aynı şekilde cevap verir. Kaldı ki tam da bu konuda geçen hafta ziyaretimize geldiğinde, kendisini uyarmıştık bu tür çıkışlardan uzak durması konusunda. Ayrıca kendisine, ileri sürdüğü kurucu iradenin böyle şeyler söyleyecek gerekçeleri olamayacağını da belirtmiştik.
Adaylardan birine camianın teveccühü misli misli arttığı bir ortamda, bu tür çıkış inandırıcılıktan çok uzak olduğunu da söyledik. 13 Mart 'ta ertelenen kongreye kadar, adaylardan biri diğer iki adayın toplamından daha fazla karşılığa sahipken, kongre sürecinden sonra bu desteğin misli ile arttığı bir ortamda, böyle bir çıkış yapmak inandırıcılıktan çok uzak.
Başka ne diyor Dinçer abimiz? Diyor ki, ortak akıl ile aday belirlenmeli. Bizim zaten en başından beri söylediğimizi tekrarlıyor. Aynen de öyle olmalı!
Biz bu ortak aklın tercihini tespit etmek için üç yıldır yüzlerce kişi ile görüştük, fikir alış verişinde bulunduk.
Bu ortak aklın verdiği karar neticesinde ortaya çıkan isim üzerinde durduk ve destekliyoruz.
Bu istişareler neticesinde açık ara önde çıkan isim Emin Balkan oldu.
Kaldı ki, kendi düşüncemiz de aynen bu yönde.
Bilgi, deneyim ve tecrübesiyle, camiamızı bu kargaşa ortamından çıkarabilecek yegane kişi kendisidir.
Sadece biz değil, ilgili kurum ve kuruluşların düşüncesi de bu yönde olduğunu çok net biliyoruz.
Dinçer Cesur, ortak akıl konusunda sonuna kadar haklı; ama teoride ortak akıl diyor, uygulamada ise tıkanıp kalıyor. Teorik olarak ortak akıl diyor; ama diğer yandan isim gösteremiyor.
Camianın teveccühü açıkça ortadayken, farklı arayışlar içine girmek birlik beraberliğimize hizmet eden yaklaşım değildir.
Herkes ortak akıl diyor; ama ortak aklın iradesine uymayıp dördüncü veya beşinci aday arayışı içine girmek neyin aklıdır?
Yani demek istiyoruz ki, ortak akıldan bahseden arkadaşlar bu ortak akıla uysunlar.
Ortak aklın dışında hareket etmeleri, kendilerinde derin hayal kırıklıklarına sebep olmasın sonra...