Özgür iradeyle, kendi istikbalimizi tayin edelim - Op. Dr. Gürçay CEM

Özgür iradeyle, kendi istikbalimizi tayin edelim


 

Jivkov rejiminden sonra, Bulgaristan'daki Türkleri temsil etme iddiası ile dört parti kurulmuştu, ancak üçü kısa sürede tasfiye edildi ve geriye sadece DPS kaldı. Bu gün baktığımızda kimler tarafından ve neden tasfiye edildikleri daha net görülüyor.

Nitekim, bu partinin himayesi altında yıllarca bölünmeden kaldık, fakat zaman içinde anlaşıldı ki, aynı bu siyasi güç bazı karanlık odaklar tarafından kontrol ediliyor ve bunlar hiç de bizim menfaatlerimizi gözeten merkezler değil.

Tam tersine, bu sefer de karşımızda gizlice duranlar, yine Türkleri asimile ve yok etmek için kendilerine görev edinmiş tanıdık eski odaklardı.

Zaman içinde, bu gerçekler ortaya çıktıkça partiden kopmalar yaşanmaya başlandı ve bu güne geldiğimizde soydaşların 2/3 gibi çok büyük bir kitlesi artık oraya dönmemek üzere koptuğu görülüyor.

DPS 'nin kuruluş zihniyeti ve bu güne kadar sürdürdüğü dar oligarşik siyaset anlayışı ile gidenleri geri kazanması mümkün değil.

Son yıllarda tamamen popülist yaklaşımlarla, güya insanlarımızın beklentileri doğrultusunda bazı adımlar atılma gayretleri var, ancak bu tür hamleler inandırıcılıktan çok uzak olduğundan dolayı ikna edici olmuyor ve fazlasıyla sırıtıyor...

Zaten bu yaklaşımları kimse de ciddiye almıyor.

Ayrıca DPS yönetimi, kendi saflarından kopanları geri çekmek için son derece yanlış strateji izliyor, kendilerine saygı gösterip anlamaya çalışmadan, sadece dayatma ile ikna etmeye kalkışıyor.

Bu yaklaşım, kendi yok oluşlarını hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacak, kendi bildiklerini okumaya devam ederlerse, bu defa hezimet daha da büyük olacaktır.

Ortaya çıkan tablo çok net bir şeyi gösteriyor.

Bulgaristan'daki Türkler, kendi kontrollerinde ve kendi özgür iradeleri ile oluşmuş bir siyasi yapı istiyor.

Burada, dini, etnik ve kültürel beklentilerini karşılayacak, menfaatlerini savunacak güçlü bir yapıdan bahsetmekteyiz.

Şu ana kadar, bu yönde atılabilmiş somut bir adım yok ve bocalama devri yaşanıyor, ancak bunda da büyük bir hayır var. Bu tür gelişmelerde ve ortamlarda herkesin gerçek yüzü ortaya çıkar. Önce herkes kimin ne olduğunu görmeli ki, oluşacak yapı sağlam temeller üzerine atılsın.

Nasılsa su yolunu bulacaktır. En uygun kişiler birbirini bulacak ve bu yapıyı beraber oluşturacaklardır.

Burada olayın iyi tarafı, DPS'nin içindeki soydaşımızın beklentileri doğrultusunda düşünen ve üst yönetimin zihniyetine katılmayan kişilerin olmasıdır.

Aslında, bu yönde iki taraf arasında münferit olarak görüşmeler de yapılmıyor değil. İleride bu tür istişareler daha da kurumsal hal alacaktır, çünkü aklın yolu birdir.

İnsanın genetiği değişmez. Değişik dış etkenlerle sapmalar olsa da, eninde sonunda genetik kodlama baskın gelir ve kişiyi ait olduğu yere, kendi soyuna geri götürür.

Böyle kişilerin partinin içinde olduğunu daha önce de yazmıştık. Ne olursa olsun, eninde sonunda insanın genetiği ağır bastığını ve hangi sebeple olursa olsun, kaymalar olsa da, eninde sonunda kişi kendi özüne döndüğünü defalarca vurgulamıştık.

Eninde sonunda herkes özüne dönecektir. Burada istisnalar her zaman olur. Aslında iyi de olur. Toplum çürük elmalardan temizlenmiş olur.

Karanlık odaklara, aramızdan hizmet eden genetiği bozuklar yok değil. Ama camiamız, bu odaklara ve aramızdaki uşaklarına aldırmadan kendi istikametinde devam etmelidir. Edecektir de...

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!