DPS'nin hem Bulgaristan geneli, hem Türkiye'den aldığı seçim sonuçları beklentilerinin çok altında kaldı.
Türk asıllı seçmenden ancak üçte birinden destek alabildikleri görüldü.
Burada asıl çarpıcı olan durum, bu üçte birin içinde isimlerini geri almayanların, yani Bulgar isimleri ile kalmayı tercih edenlerin ezici çoğunlukta olmasıydı...
Bu durum DPS'nin artık hiç bir şekilde soydaşlarımızı temsil eden bir parti olmadığını daha da pekiştiriyor.
Anasının babasının verdiği isimleri geri almayan, kendini Türk olarak da hissetmiyor demektir.
Şimdi bunlardan bazıları çıkacak ve yok, Türk isimleri ile Avrupa'da sıkıntı yaşıyorlarmış gibi saçma sapan gerekçeler ileri sürmeye kalkışacak.
Bırakın, bu palavraları, kardeşim!
Avrupa, senin isminle ilgilenmiyor. Ne yaptığın ile ilgileniyor.
Sen kalkıp oralarda kanunlara ve genel toplum kurallarına aykırı hareket ediyorsan, tabi ki, adamlar sana hak ettiğin muameleyi yapacaktır.
Yoksa oralarda uzun yıllardan beri yaşayan gurbetçi kardeşlerimiz var. Bunlar iş adamı da oldu, bilim adamı da , siyasetçi de, hatta bakan olanlar da var.
Kimse onların isimlerine bakmadı. Bunun en büyük kanıtı, şu sıralar salgından dolayı gündemde olan, aşıları bulan Türk bilim insanlarımızdır. Dünyanın en etkili aşısını bulan kişiler öz be öz Türk isimleri ile bunu başardılar.
Yani isimlerini geri almayanlar, artık bıraksınlar hikaye anlatmayı.
Bu tür bahaneler ileri sürenlerin genetiği bozuk.
İşte tam da bu profilde ve bu zihniyetteki insanlar hala ısrarla DPS'ye oy vermeye devam ediyor.
Ancak bunların sayıları öyle abartıldığı kadar fazla değil.
Sayıları ne kadar olduğunu zate seçimlerde ortaya çıkan sonuç da gösteriyor.
300 000 altına düşen oy sayısı duruyor karşımızdaki tabloda...
Ki bu sayıdan yarısına yakını bizden değil ve geriye 150 000 civarında soydaş kitlesi kalıyor. Bunların çoğu da hala Bulgar isimleri ile dolaşan tipler.
Bulgaristan'da etnik köken bazlı parti kurulması yasak ve tabi ki, DPS'nin içinde de her etnik kökenden kişiler olacak ama soydaşlarımızı temsil etme iddiasında olan bir parti onların en az %50 oyunu alması lazım.
Burada anlatmak istediğimiz, bu partinin bizim insanımızın çok az bir kısmını temsil ettiği, onlar da çoğunun isimlerini geri almayan popülasyon.
Başka çarpıcı bir sonuç da şu meşhur "Z" kuşağı olayı. DPS'nin onları kazanmak için inanılmaz çabasına rağmen, yine de gönüllerini ve oylarını kazanamadı.
Oysa yaptıkları yoğun kampanyanın yanı sıra, Türkiye'den de her çevreden inanılmaz destek almışlardı.
Bir kez daha tekrar edelim;
Ezici çoğunluk, bu partiden geri dönmemek üzere kopmuştur.
Bizim karar vericileri, olayları iyi analiz etmeye davet ediyoruz.
