Pazar günü, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Bal-Göç'ü ziyaret etti.
Ardından da Balkan-Rumeli STK'larla iftarda bir araya geldi.
Özellikle Bal-Göç ziyareti birçok mesaj içeriyordu.
En önemli mesaj da artık Balkan politikalarıyla ilgili yeni ve köklü değişikliklerin olacağıdır.
Hakan Fidan döneminde, oralarla ilgili farklı stratejiler izleneceği konusunda biz de daha ilk göreve geldiği günlerde yazmıştık.
Bunun ipuçlarını da fazlasıyla verdi zaten. Sık sık Balkanlar'a değinmesi, Balkanlar'a yapılan gezi, en yoğun soydaş nüfusa sahip Bulgaristan'a en yakınındaki kişiyi elçi olarak ataması ve en son da hafta sonu yapılan Bal-Göç ziyareti.
Bursa ziyaretini ilk önce Bal-Göç ile başlaması üstte söylediklerimizin teyiti.
Bal-Göç, Balkan camiasının kılavuz gemisidir.
Bu bağlamda buraya yapılan ziyaret çok fazla mesaj içeriyor aslında.
Bal-Göç'te yaptığı konuşmada doğal olarak diplomatik dil kullandı; ancak burada önemli olan satır aralarında verdiği mesajlardı.
Oradaki görüşmede biz de söz alarak, kendisine beklentilerimizi ve düşüncelerimizi aktardık.
Artık Ankara'nın Balkanlar'la ilgili daha proaktif politikalar izlemesi gerektiği,
orada gelişmelere göre hareket eden değil, bizzat gelişmeleri yönlendiren ve kontrol eden taraf olunması gerektiği,
özetle orada artık başkalarının kurduğu oyunlara göre değil,
kendisinin de sık sık söylediği gibi bizzat oyun kurucu olmamız gerektiğini ve buna paralel olarak,
artık Ankara'nın kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler içeren yeni bir doktrini olması gerektiğini söyledik.
Yani yazılarımızda sık sık dile getirdiklerimizi ve değişik mercilere yazılı ve sözlü olarak ilettiklerimizi bizzat kendisine de aktardık.
Balkanlar, dünyanın en stratejik bölgelerden biri.
Bundan dolayı da doğal olarak küresel güçlerin ilgi alanında.
Nitekim de buralarda, kendi çıkarları doğrultusunda güç merkezleri oluşturmuşlar.
Ancak gerek yer aldığımız coğrafyadan dolayı, gerek tarihimizden gelen etki alanımız, gerek Balkanlar'daki nüfusumuzdan dolayı, buralarda en etkin güç ve en önemli oyun kuruculardan biri olmamız gerekirken, Osmanlı, oradan çekildiğinden beri oyun kurucu değil, başkaların kurduğu oyunlara ayak uydurma durumunda olmuşuz hep.
Yazılarımızı takip edenler hatırlayacaktır. Geçen sene peşe peşe birkaç yazımızda, artık Balkanlar'da daha proaktif olacağımızı, başkaların kurduğu oyunlara katılan değil, bizzat oyun kurucuların arasında yer alacağımızı paylaşmıştık.
Nitekim göreve başlayan yeni Dışişleri Bakanımız da göreve başlar başlamaz ilk vurgu yaptığı konulardan biri Balkanlar'dı. Orada daha aktif olacaklarını ve özel önem vereceklerini söylemişti.
Önceki günkü Bal-Göç ziyareti bunu pekiştirmiştir.
Balkanlar'da oyun kurucuların arasında yer almak için gerek oradaki dinamiklerle, gerek oralardan göç edenlerin oluşturduğu STK'lar ve benzer yapılarla sıkı işbirliği içerisinde olunması gerekiyor.
Dışişleri de artık bunun çok net farkında.
Bunun ispatı da Bursa ziyaretinin ilk durağı, Balkan camiasının en önemli STK'sı Bal-Göç olmasıdır.