Op. Dr. Gürçay CEM

En çok teveccüh görenin etrafında birleşmek en hayırlısıdır - 2.

Op. Dr. Gürçay CEM

ERTELENEN KONGRE 2. EKREM İMAMOĞLU VAKASINDAN BAŞKA BİR ŞEY OLMAYACAK

Mart 2019 yılında İstanbul'da yapılan seçimleri İmamoğlu kazanmıştı; ancak usulsüzlük yapıldı iddialarıyla iktidar binbir türlü baskı yaparak seçimleri tekrarlatmıştı. Sonucu herkes biliyor zaten. Yine İmamoğlu kazandı; ama bu defa ezici bir üstünlükle...

Ertelenen Bal-Göç kongresinde, 2. İmamoğlu vakası yaşanacağından zerre şüphemiz yok.

Bunu kafadan da sallamıyoruz, son bir kaç gündür bizi arayan birçok kişinin tepkilerini göz önünde bulundurarak söylüyoruz.

Birçok kişi derken rakip adayların çevresindeki kişilerden bahsediyoruz. Aslında oylama yapılabilseydi, zaten pazar gün açık ara farkla adaylardan biri kazanacaktı, ki bu divan oylamasında fazlasıyla belli oldu da.

Divan oylamasında, Emin Balkan'a destek iki adayın toplamından çok daha büyüktü. Öyle ki kongreyi yöneten sunucu ortaya çıkan sonuca göre tereddüt etmeden Emin Balkan'ın sunduğu divan listesini kabul etti.

Üç yıldır ısrarla söylüyoruz, camianın başına geçmek için en fazla teveccühün kimin gördüğünü. Pazar günkü divan oylamasında söylediklerimiz aynen teyit edildi de. Adaylardan birinin iki adayın toplamından çok daha ezici desteğe sahip olduğunu herkes net olarak gördü, ama biz bunu onlarca, yüzlerce değil, binlerce kez anlattık. Bunu anlatmaktan dilimizde tüy bitti...

Neye göre anlattık. Üç yıldır camiamızda gittiğimiz her yerde saha yoklaması yaptık. Adaylardan birinin ismi açık ara önde çıktı hep. Burada işin ilginç tarafı, diğer iki adayın ismi 2. ve 3. sırada bile çıkmadı. 2. ve 3. sırada camiamızda başka kişilerin ismi çıktı.

Bu hakikatler ortadayken, adaylıkta ısrar etmek camiamızın birlik beraberliği için değil, birilerin gazı ile ısrar edildiği açıkça sırıttı.

Oylamada bizim dediklerimiz tartışma götürmeyecek şekilde teyit edildi. Burada amacımız kimseyi küçümsemek değil;ama birlik beraberlik istiyorsak en çok teveccüh gören ismin etrafında birleşme gereğini birçok kez tekrarladık durduk...

DEMEK Kİ NEYMİŞ? KAYYUM, EN DOĞRU KARARMIŞ!

Kongre sürecinde tartışma konusu olan bir çok mevzu oldu. Bunlardan biri kayyum konusuydu; ama görüldü ki böyle ortamda kayyum en doğru kararmış.

Demek ki neymiş? Bal-Göç'ün meşru başkanı Veli Öztürk böyle bir adım atarak doğru bir karar vermiş...

Kayyum ile kongreye gidilseydi, böyle kargaşa yaşanmayacaktı. Bal-Göç'ün Genel Başkanı, bu adımı atması kanuni bir zaruretti.

Zira aralık 2021 yılı sonuna kadar kongre kararı alınması kanuni zorunluktu. Başkan olarak bunu ilan etmek zorundaydı.

Kaldı ki kayyum konusunda suçlu olan Veli Öztürk değildir. Kongre kararının alınmasını oylamada ret eden yönetim kuruludur. Böyle bir durumda genel başkanın önünde başka bir seçenek bırakmamışlardır.

Öte yandan ne oldu? Kongre kararı alınmaması için ileri sürülen 648 üye tamamen yasal ve tüzüğe uygun kabul edildiğini herkes anlamış oldu. Öyle ki, bizzat aynı yönetim bunları haziruna eklemek zorunda kalmıştır.

Yönetimi ele geçirerek nasıl bir tuzağın içine düştüklerinin farkında değil bunlar diye de yazmıştık, dimi?

Tuzak diyoruz; çünkü camiamız kimlerin bozgunculuk peşinde koştuğunu görmesi gerekiyordu. Gördü de!

Bir de bize oyun kuracaklarını iddia edenler vardı.

Ne diyorsun Mustafa K.? Seni uyarmadık mı, "sen sen ol, bize hasım olmaya kalkışma, senin kapasite bize hasım olacak seviyede değil " diye...

Bize kimse oyun kuramaz. Biz satranç şampiyonuz. Oyunu ancak biz kurarız. Başkaların kurduğu oyunlara alet olmayız.

Ayrıca kontrolü bunlara bırakmamız boşuna değildi. Bizim kontrolümüzde kongreye gidilseydi Emin Balkan'ın başkanlığı yıllarca tartışılacaktı. Yok fazla üye yaptılar da, yok hazirunu istedikleri gibi hazırladılar da, yok bilmem ne de...

Her şey onların kontrolünde kalmasını, kongreye onların götürmesi gerekiyordu. Yani şaibe dedikodularına hiç bir şekilde şüphe bırakılmamalıydı. Nitekim her türlü katakulli girişimlerine rağmen, hazirunu gizlemek gibi, bazı üyelerimizin kasten listelerden çıkarılması gibi, tamamen yasal yapılan 648 üyenin akla ziyan listelerden çıkarılma gayretleri gibi, yani kontrol tamamen kendilerinde olmasına rağmen, Emin Balkan'ın açık ara en fazla teveccüh edilen isim olduğunu herkes tarafından şüphe bırakılmayacak şekilde görülmesi gerekiyordu.

Herkes tarafından görüldü de!

Yoksa başkanlığı boyunca sosyal medya çirkefleri ve bozguncuları, her gün şaibeli şekilde seçildiği şeklinde saldırıp duracaklardı.

Başka demek ki neymiş? Demek ki büyük camialarda çok adaylı kongrelerden birlik beraberlik çıkmıyormuş.

Bu konuda da yıllardan beri anlatmaktan dilimizde tüy bitti. Doğru mu, Mümin Naşkan? En çok seninle tartıştık bu konuları. Sen, demokratik hak olan çok adaylık konusunda bölünme çıkmaz derken, biz ısrarla daha da derinleşen bölünmeler çıkacağını savunduk durduk. Tarihte bunun örneğinin olmadığını da söyledik.

Ne oldu şimdi? Kimin haklı olduğunu tartışmaya bile gerek yok. Çok adaylı kongrelerden ancak daha büyük, hatta telafisi mümkün olmayan bölünmeler çıktığına bir kez daha şahit olduk mu?

Burada yapılması gereken şey, camiada en çok teveccüh gören kişinin etrafında birleşmek olmalıydı. Kendi adımıza biz bunun araştırmasını yaptık ve bunu her yerde paylaştık da. Pazar günkü kongrede bizim tespitlerimizin ne kadar doğru olduğu tartışma götürmez şekilde tescil edildi de. Bu durum herkesin anlayacağı şekilde ortaya çıktığına göre, camiada gerçekten birlik beraberlik isteniyorsa yapılması gereken bellidir.

Yoksa yukarıda da dediğimiz gibi, birileri kendi hırslarının peşinde koşarak inat etmeye devam ederlerse, camiada bozguncu olarak imaj bırakmakla kalmayacak, şu anki mevcut statülerini de kaybedecekler.

SATILMIŞ KALEMİN AKLA ZİYAN ÖNERİSİ

Bal-Göç kongresinde yaşananlar beklendiği gibi medyanın ve kamuoyunun dikkatini fazlasıyla çekti. Fazlasıyla yazıldı, çizildi  ve yorumlandı. Süreci yakından takip eden basın mensupları ve köşe yazarları seçim kampanyası boyunca bir çok defa gelişmeleri köşelerine taşıdı.

Gerilimin daha da artmaması adına, üç adayın ortak kararıyla kongre ertelendi.

Ancak köşe yazarlarından biri, adaylardan bazılarının fedakarlık yapması yönünde görüş belirtmiş ve bu fedakarlığı Emin Balkan'ın yapması daha uygun olacağı türünden bir şeyler yazmış...

Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki, açık ara en fazla desteğe sahip, camiada en çok teveccüh gören ve bu ortamda camiayı birleştirme gücü olan en doğru kişiye çekilmesini öneriyor.

Bundan öte kendisinin istememesine rağmen camianın kanaat önderleri, STK'lar, üyelerden ve tabanın özellikle camianın başına geçmesi için zor ikna edilen birine çekilme teklif etmeye kalkışmış satılmış kalemin birisi.

Ortada denk güçler söz konusu olur, hadi bir ihtimal bu olasılık tartışılabilir; ama divan oylamasında çok net görüldüğü üzere, iki adayın toplamından bile misli ile daha fazla desteğe sahip bir kişiye, ki böylece doğru tercih olduğu tartışma götürmez şekilde ispatlanmış bir kişiye, çekilmeyi önermek en hafif tabir ile birilerine yandaşlık yapmak demektir.

Bu tür gazeteciler, mama karşılığı yazı yazdıkları fazlasıyla belli olmasının ötesinde, güvenirliklerini ve itibarlarını da kaybettiklerinin farkında değilller...

SABRİ MUTLU VE ZÜLKEF YEŞİLBAHÇE'YE TEBRİK

Aslında bunu camiamıza verdikleri hizmetlerle fazlasıyla kanıtladılar; ama pazar günkü kongrede dik ve hakkaniyetli duruşlarıyla bunun bir kez daha teyit ettiler.

Sabri Mutlu, BRTK Genel Başkanıdır. Yıllarca Bal-Göç'ün içinde insanımıza hizmet etmiş bir arkadaşımızdır ve tabii Zülkef Yeşilbahçe. Kendisinden bahsetmeye gerek bile yok. Soydaşımıza ve camiamıza adanmış koskoca bir ömür. Yapılmak istenen çirkefliğin önünde en küçük bir tereddüt göstermeden duran kişiler oldular.

Neymiş? Derneğe son üye olanların arasında, adayın birine daha fazla teveccüh varmış. Sanki, diğer adaylar üye getirdiler de bunların üyelikleri kabul mu edilmediler, ki ağlayıp sızlıyor bunlar...

İsteyen geldi üye de oldu, aidatını da ödedi. Kaldı ki aidatlar elektronik ortamdan da ödenebiliyordu.

Birilerinin anlatmaya çalıştığı gibi, aidat ödenmesi engellendi saçmalıkları, dayanaktan yoksun ve algı operasyonundan başka bir şey değil.

Sabri Mutlu, Zülkef Yeşilbahçe ve aslında camiada dürüst, aklıselim ve onurlu herkes üyeliklerde de, seçim sürecinde de herhangi bir sorun olmadığında birleştikleri halde, bekledikleri ve umdukları desteklerden çok uzakta kalan birileri suni sorunlar çıkarma peşine düştüler.

Kimse merak etmesin, bu camiada aklıselim galip gelecek ve bu camia şahlanacaktır...

BU CAMİA YEREL YÖNETİMLERİ DEĞİL, ÜLKEMİZİ YÖNETMEYE TALİP OLACAKTIR

Nicelik ve bundan öte fazlasıyla niteliğe sahip olmamıza rağmen, karar verici mekanizmalarda buna paralel yer alamamamız tamamen bizim kendi ayıbımız.

Suç kendimizde. Bunun nedenlerine, yani sorun tespitlerine girecek değiliz. Zaten önemli olan çözüm üretmektir.

Camiamız şu an için paramparça olmuş durumda;ama kimse umutsuzluğa kapılmasın! 

Bunda da büyük hayır vardır. "Bir musibet bin nasihatten iyidir!" diye boşuna dememiş dedelerimiz.

Bu camia, önce neyin nasıl olmaması gerektiğini görmeliydi. Kimlerin ne olduğu, kimin şahsi istikbal, kimlerin gerçekten camia için fedakarlık yaptığı iyice idrak edilmeliydi.

Oysa bizim amacımız kimseyi kaybetmek değil. Hedefimiz daha güçlü bir camia oluşturarak yolumuza devam etmektir. Herkese ihtiyacımız var. Bizim insan potansiyelimiz budur. Birbirimizi sevsek de sevmesek de işbirliği yapmak zorundayız. Yoksa uzaydan başka soydaş kitlesi gelmeyecektir. İnsan malzememiz budur.

Beraber hareket etmeyi öğrenmek zorundayız. Sayısız insanımızın sayısız sorunları var. Atama ve tayin bekleyen binlerce insanımız, Doğu'da mecburi hizmetleri bitmelerine rağmen, yıllarca dönemeyen öğretmen ve hekimlerimiz var.

Gerekli yeterliliğe ve liyakate fazlasıyla sahip olmalarına rağmen, hak ettikleri pozisyonlara gelemeyenler ve daha birçok ortak sorunlarımız varken, birlikteliğimizi istemeyenlerin aklına uyarak kendi aramızda çatışıp duruyoruz.

Aramızda bunlara çanak tutanlar da olunca, yıllarca yerimizde saydık durduk; ama bu camia bağırsak temizliğini yapacaktır. Doğanın en temel kanunu olan "doğal seleksyonunu" yapacak bu camia.

Her şey yerine oturacak. Gerçek dava adamları kendiliğinden birbirini bulacak. Fitneci ve bozguncular da kendiliğinden tasfiye olarak yok olup gidecekler.

Allah, herkese gönlüne göre verecek. Bu camia sadece yerelde değil, ülkeyi yönetecek kudrete fazlasıyla sahiptir ve günün birinde böyle de olacaktır.

Anadolu - Balkanlar, el ele bu ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracaktır...

Yazarın Diğer Yazıları