Op. Dr. Gürçay CEM

Demokrasinin bir türlü gelemediği ülke - Bulgaristan

Op. Dr. Gürçay CEM

Demokrasiler gelişmiş toplumların sistemidir. Demokrasinin işleyişini, yani toplumların gerçek ve hür iradesini yansıtan unsur eğitim düzeyi ve toplumsal bilinçtir.

Bu kriterler yeterli seviyelerde değilse o toplumları manipüle etmek son derece kolaydır.

Hele ki küçük ülkelerde, bu çok daha kolaydır. 10 Kasım 1989 yılında, Jivkov rejiminin yıkılmasıyla Bulgaristan'da demokrasiye geçiş yaşandı.

Ama demokrasi her zaman kağıt üzerinde kaldı. Totaliter rejimin kalıntıları her zaman oradaki siyaseti belirleyen taraf oldu. Kurulan bütün partiler, sayıları kaç olursa olsun, hep onların kontrolündeydi.

Bunlar sistem partileridir. Bu odakların dışında herhangi bir oluşum veya partinin yaşama şansı yoktur. Sistem, yani statüko partileri totaliter rejim kalıntılarının kontrolünden dolayı Rus himayesinde olduklarını söylemeye gerek yok.

Kuruluş felsefesi olarak merkez sağ ve güya Avro-Atlantik parti olması gereken, son seçimlerde birinci parti çıkan, GERB dahil. Onlar da yaşanan bu süreçte kimin tarafında olduklarını şüphe bırakmayacak şekilde net olarak belli ettiler. Zaten bu partinin başındaki kişi eski rejimin has adamlarından, hatta Jivkov'un korumalığını bile yapması, bu durumu fazlasıyla belli ediyor...

Ancak son birkaç seçimle birlikte, belki de, ilk defa ABD ve Batı, siyasi parti nezdinde bu kadar taraf oldular. Kısa sürede seçmenin desteğini alarak en büyük partiler arasına girmeyi başaran PP (Продължаваме Промянатa) ile.

ABD ve Batı'nın asıl hedefleri bazı odakların güdümünde, Rus yanlısı olan bu statüko partilerini siyasi arenadan silmek.

Önümüzdeki 2 Nisan tarihinde Bulgaristan'da bir seçim daha yapılacak. Son iki yılda 5. genel seçim.

Burada yarış Batı ve Rusya arasında olduğunu söylemeye gerek yok.

Çizgiler bu kadar keskin olduğundan önceki seçimlerden kalıcı uzlaşı çıkmadı. 2 Nisan'daki seçimlerden de farklı bir sonuç çıkmayacaktır.

Son ekim ayında yapılan seçimlerden önce yazmıştık, o seçimlerden istikrar çıkmayacağını ve ilkbaharda yeni bir seçime gidilecektir diye. Aynen öyle oldu ve önümüzde yapılacak seçimlerden de farklı bir sonuç çıkmayacaktır; çünkü burada farklı hesaplar söz konusu.

Bulgaristan'ın şu andaki en güçlü siyasi figürü olan cumhurbaşkanı Radev de bu hesapların içinde.

Konuyla ilgili, bu köşemizde geçen ağustos ayında,"Radev'in sinsi hesapları" diye bir yazı kaleme almıştık.

Tabii ki, Bulgaristan'da yaşanan bu sürecin ülkemizi ilgilendiren tarafı da var.

Hepsi bu gelişmelerin içinde önemli olan bizim nerede olduğumuzdur. Hiçbir yerde yokuz!

Günübirlik politikalarla bir orada bir burada savrulup duruyoruz. Bunun sebebi kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerimizin olmamasında.

Olması da mümkün değil, zira sadece Bulgaristan değil, tüm Balkan ülkelerinde aynı durumlar söz konusu. Buralarla ilgili esaslı, uzun projeksiyonlu politikalarımızın olmamasının en büyük kanıtı, Balkan ülkelerinde istisnasız hepsinde, soydaşlarımızın kendi aralarında ikiye, üçe, hatta dörde bölünmüş olmalarıdır.

Buralarda bir türlü etkili olup soydaşlarımızı beraber hareket etme organizasyonları yapamadık, ki sadece ayrı ülkeler için değil, bütün Balkan ülkelerindeki soydaşlarımız beraberlik içinde hareket etmeleri sağlanmalı. Bunun gerekli alt yapılarını oluşturmak bizim karar vericilerin işiydi. Bu olmadıysa sebebi belli. İlgili kurum ve kuruluşlarda oraları bilen, işin ehli kişilerin görev almaması.

Oradaki faaliyetler koli ile erzak, giyecek ve kırtasiye malzemeleri dağıtmak veya tarihi eserlerimizi onarmaktan ibaret.

Vizyon yok, planlama yok, başka herhangi bir stratejik çalışma yok...

Dünyanın en stratejik bölgelerinden biri olan Balkanlar'da, soydaş nüfusumuzdan dolayı en önemli oyun kuruculardan olmamız gerekirken, başkalarının kurduğu oyunlara ayak uydurmak zorunda kalan konumdayız.

Oysa her zaman söylüyoruz: Balkanlar'daki varlığımızdan dolayı, nükleer silah ayarında güce sahibiz.

Bulgaristan'da geçen asrın doksanlı yılların başında "demokrasiye" geçiş ile beraber ülke olarak momentumu ıskaladık...

Şimdi kartlar yeniden dağıtılırken, bu defa bunu ıskalamamak lazım.

Umarız ıskalamayız; ancak aynı zihniyet ve aynı kadrolarla momentum falan filan yakalamamız mümkün değil...

Yazarın Diğer Yazıları