Mestanlılar Dernek Başkanı Hasan Öztürk'ün CHP listelerinden birinci sıra milletvekili adayı gösterilmesi camiamız açısında birçok anlamı oldu.
Öteden beri demografik yapımıza oranla, siyaset veya bürokraside, yani karar vericiler nezdinde çok daha etkili olarak temsil edilmemiz gerektiğini savunuyoruz.
Bu yönüyle Hasan Öztürk'ün adaylığı çok daha yoğun şekilde temsil edilmemiz için bir örnek olacaktır.
Diğer bir anlamı da, bir STK yöneticisinin siyasete girme konusudur.
Bu konuda da yıllarca hep şunu savunduk: Bir STK yöneticisi özellikle siyasete girmesi gerektiğini her ortamda tekrarladık durduk. Hata bir çok kez de aynı fikirde olmayanlarla da tartıştık. Bu konuya karşı çıkanlar ne diyordu? STK'lar siyasi ameller için basamak olarak kullanılmamalı diyorlardı. Biz ise tam tersini söyledik hep. Siyasi veya karar vericilerin arasına girme hedefi olmayan kişiler STK yöneticisi de olmasın.
STK nedir? Bir STK'nın varlık sebebi temsil ettiği kitleye yardım ve destektir, yani hizmet etmektir. Siyaset kurumu nedir? Hizmet etmenin bir üst mertebesidir. O zaman SKT yöneticilerinin hizmet etmenin bir üst mertebesi olan siyasete neden girmesin ki?
Özellikle girmeli. Çünkü bir STK yöneticisi hizmet etme konusunda, kendini kanıtlamış, nasıl hizmet edeceğini çok iyi bilen kişidir. Bir kitleyi temsil eden birinin siyasete girmesi, özellikle STK tecrübesi olan kişilerin arasından olması katma değer bakımından çok daha faydalı olacaktır o kitleye.
Hasan Öztürk'ün listeye ilk sıradan girmesi başka bir şeyi de net olarak ortaya çıkarmıştır. Yöre derneklerinin gücünü. Öteden beri ısrarla söylüyoruz, artık yöre derneklerimizin birbirinden güçlü yapılar olduğunu. Onun aday olmayı başarması, üstelik ilk sıradan bunun kanıtıdır.
Yöre derneklerimizin toplamı ve birlik içinde hareket etmeleri durumunda her örgütten daha güçlü olduğunu anlatmaya çalıştık yıllarca. Birlikte hareket edildiğinde başaramayacakları bir şey olmadığının ispatıdır Hasan Öztürk'ün birinci sıradan listeye girmesi.
Tabii burada adayın kendi şahsi çabaları ve nitelikleri de önemlidir. Her aday gerekli kulis çalışmalarını ve organizasyonları yapma gayretinde olur, o ayrı. Ama siyasi partiler açısından dışarıdan gelen kişiler için asıl geçerli kriter yanındaki kitledir. Kontenjan adayı olan üst düzey bürokrat, akademisyen veya topluma mal olmuş sanatçı, sporcu gibi kişileri ayrı tutarsak, siyasi partilerin tercihlerini belirleyen kriter ilgili adayın temsil ettiği kitlenin niceliğidir.
Siyasete girebilmek için iki kriter olduğunu yazmıştık defalarca. Bir - Size destek olan bir kitlenin olması. İki - En az birinci madde kadar önemli olan karşınızda bir kitlenin olmaması.
Bunun ispatını da gördük, bu aday adaylığı sürecinde.
Birilerinin liste dışı kalması bunu net olarak göstermiştir. Ama liste dışı kalması ektiğini biçmek olmuştur birileri için. Siz kalkıp şunu yönetime almayın, komisyonlara yazmayın, onun yerine bunu yazın gibi tasarruflarda bulunmaya kalkışırsanız, karşılığını da alırsınız.
Bu tür aksiyonlar içine giren olursa, başka birileri de çıkar ve bunlara ektiklerini biçtirir.
Ama buradan çok uyarmıştık, arkamızdan iş çevirenler misli ile karşılığını alır diye.
Bu konuda fazlasıyla kişiye de hak ettiğini bildirdik.
Sonuç olarak, Hasan Öztürk'ün adaylığı camiamıza ivme kazandıracağı bir gerçek.
Kendisi de bu "ceketi " laikiyle taşıyacağından şüphemiz yok.
Bundan sonra camiamıza düşen görev, onu listeye koyanların beklentilerini boşa çıkamamaktır.
Ve tabii bir de İbrahim Alagöz var.
O da içimizden biri ve camiamıza her zaman önemli destekleri olmuştur.
Onun da seçilebilir yerde olması, camiamızın daha güçlü temsil edilmemize fırsat verecektir.
Bu adaylarımıza güçlü bir destek, ilerisi için çok daha etkili sonuçlar ortaya çıkmasına sebep olacaktır.
Kendilerini gönülden tebrik eder, başarılar dileriz!