Almanya kapitalizminin enerji ve hammadde krizine Ankara'da çözüm arayışları -

Almanya kapitalizminin enerji ve hammadde krizine Ankara'da çözüm arayışları


Türkiye, son bir ayda gelen yabancı devlet başkanlarının uğrak merkezi. Her biri Türk Devleti'nin küresel olaylara nasıl baktığını öğrenmek derdinde. Sadece bu mu? Tabii ki değil! Her biri Türkiye'nin dostluğunu, desteğini istiyor. Neden sizce? Klasik bir cevap olsa da söyleyelim, çünkü bu Millet, bu Devlet, dosta güven düşmana korku veriyor. Kim ne derse desin, kuru hamaset benim işim değil. Reelpolitik durum tam da bu.

Aralık ayında başbakanlığı Angela Merkel'den devralan Olaf Scholz, ilk dış ziyaretlerini AB'nin önde gelen ülkelerine, sonrasında ABD ve İsrail'e yapmıştı. Geçen ay diplomatik çözüm çabaları için Ukrayna ve Rusya'yı da ziyaret eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un bir sonraki durağı Başkent Ankara oldu. Alman Başbakan, Hitler’in “ari ırk” projesinden izler taşıyor. “Ari ırk” projesinin temel amacı ‘istenen’ niteliklere sahip bir ırk yaratılması oluşturuyordu. Bu proje ise Himmler tarafından ‘Lebensborn’ olarak kodlanmıştı. Türkçesi “Yaşam Kaynağı” olan proje ile Nazi ırk temizliğine ve sağlık ideolojisine dayanan "ırksal olarak saf ve sağlıklı" olarak sınıflandırılan kişilerin sayısı çoğaltılmaya çalışıldı. İdeolojik olmanın ötesinde askeri ve ekonomik amaçları olan program ile artan kürtaj ve doğum oranlarının düşmesi ile yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Kuzey Irkı'nın (Nordik -Germen) kurtuluşu ve ıslah edilmesi amaçlanmıştı. Sarışın, mavi gözlü beyaz ırk...

Uzatmadan, Ankara’ya ayak basan Alman Başbakanın ismi Olaf, “Nordik” kökenli. Olaf, atalarının oğlu gibi bir anlama sahip. Scholz/Scholl zaten okul demek. Olaf Scholz, Ankara’da ne söyledi? Dedem Korkut değil ki, boy boylasın soy soylasın. Olaf Scholz, Ankara'daki temaslarında NATO müttefiklerinin uyum içinde hareket etmelerinin önemini vurguladı, sanki NATO sözcüsü? Putin'e karşı ortak tavır belirleyen NATO üyelerinin duruşuna, Türkiye'nin de güçlü bir şekilde katkıda bulunmasını beklediklerini dile getirdi. Ama bilin ki, söyledikleri ile yaptıkları tam tersi. Türkiye, bu numaraları yutar mı? “Ele verir telkini, kendi yutar salkımı” diye atasözü olan halkı bunlar tanımıyor. Berlin yönetiminin pratik aklına göre, Ankara'nın şu ana kadar, Moskova'ya karşı çok sert bir tavır almamasının anlaşılır yönleri bulunuyor. Ankara'nın belirli hassasiyetlerinin olması, özellikle enerji alanındaki bağımlılık ve Suriye bağlamındaki kaygılar anlaşılabilir olabilir.

Ancak Türk hükümetinin takındığı tutuma sadece bu konulardaki endişeler kaynaklık etmiyor. Almanlara göre, AK Parti hükümetinin belirlediği dış politika hedefleri var ve bu hedefleri için de olabildiğince esnek hareket edebilme alanına sahip. Enerji söz konusu olunca, Berlin, Kiev'i Moskova’nın önüne attı... Ukrayna kriziyle birlikte Avrupa ve Türkiye’nin en önemli gündemlerinden biri de enerji arz güvenliği. Rusya Federasyonu, Avrupa Birliği ülkelerinin en büyük enerji tedarikçisi. Ruslar, doğalgaz vanalarını kaparsa Avrupa buz devrini yaşar. Bunu göze alamazlar. Göstermelik yaptırımlarla süreci geçiştirmeye çalışırlar.

Mesela Almanya, Kremlin’in bilgisi ve oluru dahilinde, Kuzey Akım 2 projesini, geçici bir süre için askıya aldı. Olaf Scholz hükümeti, Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının ruhsatlandırma sürecini durdurduklarını, hattın bu aşamada faaliyete geçemeyeceğini açıkladı. Yapımına 2018 yılında başlanan Kuzey Akım 2 projesiyle Rusya doğalgazının, transit ülkeler olmaksızın, doğruda Almanya'ya taşınması hedefleniyordu. 1230 km uzunluğundaki bu boru hattı, Baltık Denizi'nin altından geçen ve 2011 yılından bu yana faaliyette olan Kuzey Akım boru hattına paralel inşa edildi. Rusya, yapımı geçen Eylül ayında tamamlanan ve inşası için yaklaşık 11 milyar dolar harcanan bu boru hattı ile Avrupa'ya yılda 55 milyar metreküp ilave doğal gaz sevk etmeyi, böylelikle ilk Kuzey Akım hattıyla birlikte toplam sevkiyatını 110 milyar metreküpe çıkarmayı hedefliyordu.

Ukrayna’daki durum dolayısıyla AB ülkeleri enerji arzını çeşitlendirmek ve Rus gazına bağımlılığı azaltmak için farklı yolları yeniden gündeminin üst sıralarına aldı. Bu kapsamda İsrail gazını Avrupa’ya taşıyacak EastMed projesinin askıya alınmasıyla Türkiye ön plana çıktı. O nedenle Scholz, Ankara'da durup dururken "AB ile Türkiye arasında enerji alanındaki işbirliği çok önemli" demedi. Türkiye ile AB arasında üst düzey diyalog formatlarını devreye sokacaklarını da söyledi.

Türkiye'nin AB üyeliğine burun kıvıranlar şimdi neredeyse yalvar yakar kapılarını açıyor. Biz de Nazım gibi diyoruz ki: "Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim..." Olaf Scholz'un Ankara’ya gelişi olağan değil... Alman Başbakan Olaf Scholz'un ziyaretini, "olağan bir ziyaret” olarak tanımlamak güç. Özellikle Scholz'un açıklamalarında, Ukrayna krizinin yarattığı ortamda Türkiye ve Almanya arasındaki işbirliği ve ortaklıkta NATO zemini vurgusu yapması dikkat çekti. Almanya Başbakanı, işbirliğinin temelini NATO'nun oluşturduğunu, Kuzey Amerika ve Türkiye'nin de dahil olduğu Avrupa ülkeleri arasında çok daha yakın işbirliğinin ortak güvenlik açısından önemli olduğunu vurguladı. Türkiye’nin milli çıkarları turnasol kağıdı… Bununla birlikte Scholz’a; "NATO çerçevesinde yeni bir güvenlik durumunun ortaya çıktığını söylediniz Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısından sonra. Bu çerçevede Almanya'nın Türkiye'ye bazı askeri malzemeler -ki aralarında Türkiye'nin ulusal tank projesinin motoru da bulunuyor- bu malzemelerin satışına izin vermediğini biliyoruz. Üstü kapalı bir ambargo söz konusu. Bu yeni güvenlik durumunda NATO müttefikiniz olan Türkiye'ye bu ambargoların sona ermesi için bir adım atacak mısınız?" diye sorulduğunda “kem küm” etti. “Kıl tüy cevap” verdi. Neymiş efendim, Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda NATO dayanışması hikâyeymiş.

Aslında Almanlar burunlarından kıl yoldurmaz; amma velakin uluslararası arenada yaşanan gelişmeler, Türkiye ve taşıdığı önemi ön plana çıkardığından, Scholz'u böyle bir inisiyatif almaya zorladı. Nasıl zorlamasın? “Türkiye” deyip geçmeyin... Son yıllarda, Rusya'nın askeri hamlelerine karşı, yine askeri yollarla yanıt vermiş tek ülkeyiz. Türkiye, Suriye'de, Libya'da, Kafkaslar'da Rusya'ya geri adım attıran, dengeleyici askeri güç. Hatta AB üyesi Fransa, Libya'da Rusya ile birlikte BM'nin tanıdığı hükümete karşı tavır takınırken Türkiye, Rusya'ya karşı denge oluşturan ülke oldu. Aynı şeyi Azerbaycan'da da yaptı. Daha ne yapsak? Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Batı'nın Türkiye politikasında değişime gitmesi kaçınılmaz. Bu nedenle Olaf Scholz, AB adına da konuşuyor olmalı.

Almanya, Ukrayna'ya silah yardımını engelledi… Scholz’ın; Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin önce ateşkes, daha sonra barışa ulaşmak için adım attıklarını belirterek, süreçte varılacak anlaşmanın Ukrayna'nın kabul edebileceği bir anlaşma olması gerektiğinin altını çizmesi ve “Ukrayna kendisi için neyin doğru olduğuna karar vermeli." sözü üstü örtülü şekilde Rusya’nın askeri operasyonuna destek görülebilir. NATO ittifakı içinde Almanya ile Türkiye’nin Ukrayna meselesinde aynı noktada durduğunu söylemek mümkün. Zaten Almanya'nın NATO eliyle Ukrayna'ya silah yardımını engellediği biliniyor. Mesela Almanya, NATO üyesi Baltık ülkesi Estonya'nın Ukrayna'ya Alman yapımı silahlar göndermesine izin vermedi. Hatta Almanya, operasyon başlamadan önce Ukrayna'nın silah taleplerini reddetmişti. Ukrayna'nın Almanya Büyükelçisi Andrij Melnyk, Almanya'dan yardım istemiş, Almanlar “çok çalış senin de olur” gibi absürt ve kaba bir cevap vermiş. Andrij Melnyk'in açıklamasına göre, Alman makamları şu cevabı verdi: "Ukraynalıların sadece birkaç saatlik vakti kaldı. Size şu anda yardım etmenin hiçbir manası yok."

BND, MİT'in tırnağı olamaz...  Alman İstihbaratı BND Başkanı Alman/ Fransız/İtalyan kırması Bruno Kahl, -soyadı kel demek- Rusya'nın saldırısından önce, Ukraynalı mevkidaşları ile söz konusu tehdidin arka planını görüşmek üzere başkent Kiev'e gitmiş. Ancak Rus ordusunun herkesi şaşırtan saldırısı Kahl'ı da şaşırtmış. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'ın, vatandaşlarına yönelik "Ukrayna'yı terk edin" çağrısından sonra, federal polisin özel departmanı harekete geçerek, Alman diplomatları ve BKA irtibat görevlilerini karadan tahliye etti. BND Başkanı, bu tahliyelerden birine zamanında ulaşamadığı için ülkede kaldı. Bu nedenle BND'nin özel bir ekibi, Kahl'ı operasyonla tahliye etti.

Almanlar neden Ukrayna’yı yalnız bıraktı? Neden böyle yaptılar? Çünkü Rusya Federasyonu'nda Alman kökenli yönetici ve askerlerin sayısı hayli fazla. Eski Sovyet coğrafyasında halen yüz binlerce Alman yaşıyor. Almanların hesabı, büyük Avrasya projesinde Alman mühendisliğinin harikası Alman Sanayisi ile Rusya Fedarasyonu’nun enerji ve hammadde kaynaklarını buluşturmak. Başka türlü ne Amerikalılara ne Fransızlara ne de İngilizlere meydan okuyamazlar?

Türk çağına girildi. Türk’e düşman olan düşünsün. Kılıçlarımız gök girer kızıl çıkar. Bundan böyle her şey Türk için Türk’e göre Türk tarafından...

Ne mutlu Türküm diyene!

YAZIYI PAYLAŞ!