Naci'nin mezarı başında

 
Dün gece, sabaha karşı şair Naci'yi gördüm rüyamda.
Yemyeşil, taze fasulyeleri suluyordu orman kenarında.
"Merhaba, dedim, ne güzel fasulyelerin var sırıklar boyunca."
 "Gel bak, yan tarafta, senin fasulyeler de sarılmış sırıklara."
"Arıyorum, tarıyorum ama tek bir fasulye bile yok, sadece gür yapraklar bunlar?"
"Olacak, olacak!" dedi.
"Bunlar daha geç ekildi. Hem daha çok olacak! Biz ilgileniyoruz; haşlamak için mi, kızartmalık mı olsun?"
"Ben kaynatırım, kızartmalık hiç duymadım."
Fasulyelere kaydı gene gözlerim.
Baktım, Naci gökyüzünde, bulutlar arasında el sallıyor bana, sanki:
 
"Fitilini kıs da gel,
bulutlara bas da gel.
Irgalama gökyüzünü
dökülmesin yıldızlar!"
 
dercesine.
 
"Hadi çabuk ol, geç kalıyoruz pazara," sesiyle uyandım hanımın.
İlk işim fasulye sormak oldu Salı Pazarı'nda.
"Çok tazeler, hem kızartmalık da olur bunlardan," dedi satan adam.
Fasulyeler pişmeden, bir mesaj aldım Sofya'dan.
Naci dostu, Dağların Efendisi Halit Aliosman'dı yazan:
"Şu güzel güz günlerinde memleketin toz ağaçları, ne yürek yakıcı şirindir kim bilir. Ardino'ya gidip otursak, adam gibi birer rakı içsek, kötü mü olur sanki..."
 "Ardino, dünyanın merkezi olur valla.
Ama önce selâm dururuz Naci'nin mezarı başında!"

Yazarın Diğer Yazıları