Nejla ALAGÖZ

Köklerinde bıraktığın derin izlerin hüznü

Nejla ALAGÖZ

Serinleyen havalarla birlikte evlere kapandık, hatta patikleri ayaklarıma geçirdim bile.
 
Lise son sınıfta olup, hummalı bir şekilde ders çalışan oğluma destek olmak adına, ben de bir köşede kitap okumaya karar verdim.
 
Benim zamanımda, soğuk havada yanan çıtır çıtır sobanın hararetinde, aynı odada televizyon izlerken ailem; bir köşede Bulgaristan 'dan getirdiğimiz açılıp kapanan masada ders çalışırdım. Bir odanın içinde dört kişilik aile olarak, sinek vızıltısı gibi çalışan televizyona rağmen ders çalışıyor olmak da, imkânsızlığın içindeki çabalarımızdan ufak bir ayrıntıydı işte...
 
Heyhat, yıllar geçiyor; kimi dümdüz yollarda kimi keçi gibi dik bayırlarda ilerleyerek...
 
Bulgaristan'da çıkan üç aylık edebiyat, kültür ve sanat dergisi Nöbettepe'yi keyifle okurken, Mestanlı doğumlu ressam Kamber Kamber'in tuvallerine yansıyan göçmen kadını portresini "asil ve hüzünlü" olarak belirtmesi içimi burktu bir an.
 
Belki de, bulunduğu topraklara tutunamayıp göç etmek zorunda kalan bir milletin ortak feryadıydı bu, iki taraf arasında, bıçak sırtında ya da arafta kalmak gibi bir şey, ne yana dönsen köklerinde bıraktığın derin izlerin hüznü işte; ben gibi, sen gibi, biz gibi heyhat...
 
Resim tablosu: Kamber Kamber

Yazarın Diğer Yazıları