Mümin TOPÇU

Toplu iftarlar ve demokrasinin olgunlaşmayan meyveleri

Mümin TOPÇU

Ramazan’da, HÖH / DPS partisinin Bulgaristan’da ve Türkiye’de verdiği toplu iftarların yoğunluğu dikkatimizi çekti.

Bu sefer iftar sofraları daha fazla yerleşim noktasını ve daha fazla katılımcıyı kapsamış oldu.

Tabii ki, şimdiye kadar hiç eşine rastlamadığımız kalabalık toplu Ramazan sofraları, bizleri sevindirdi ve mutlu etti.

Ramazanın bereketiyle, bu iftarlarda her akşam birlik ve kaynaşma manzarası ortaya çıktı, toplumun birlik ve beraberliğine katkı sağlanmış oldu.

Birlik ve beraberliğimizin pekiştirildiği, bu tür organizasyonlar sayesinde camiamızın bireyleri, kendi aralarında yeniden görüşme ve kucaklaşma fırsatı yakaladılar, özlem ve hasret giderdiler.

Hele Türkiye’de gerçekleşen iftarlar, alışılmışlığın dışında bir hayli fazla yoğun ve kalabalıktılar.

Çoğu yerde, aynı anda bine yakın kişi ağırlanmış oldu. İzmir, Bursa, Kocaeli, Edirne, İstanbul ve Çorlu’daki iftar buluşmaları, siyasi açıdan bir hayli ilginçtiler ve farklı yorumlara yol açabilirler.

Yıllardır muhalefette bulunan bir siyasi partinin, bu tür organizasyonlar için bir hayli büyük bir meblağ ayırmasının sebebi nedir diye sormadan edemiyoruz.

Göçmenlere verilen iftarlarda ilgi odağımız, Bulgaristan’dan, protokol sıfatıyla gelen HÖH siyasetçilerinin ve belediye yöneticilerinin kalabalığı oldu. Her neredeyse, her iftarda bir düzineden fazla konuk ağırlandı.

İlk kez, bu tür bir manzara ile karşı karşıya bırakılıyorduk.

İftarlara katılanların profillerini incelediğimizde, aralarında yoksul sayılacak görülmüyordu, acaba hali vakti oldukça iyi olan bunca iftar davetlisi ve sevdalısı, memleketten gelip koşan kalabalık protokol heyetinden etkilenip de mi, bundan sonra HÖH sempatizanı olacaklar?

Bizimkiler, lüks davet salonlarının ampül ve avizelerini de pek umursamazlar; ama günümüzün godomanlari yerine koyduklarınla birer selfi çektirmek çok makbul ve adeta her şeye bedel...

Toplu iftarlar yerine, gerçekten fakir fukara olan kardeşlerimize yardım kolileri dağıtılmış olsa, acaba daha büyük bir sevap kazanılmaz mı?

Belli oluyor ki, belli sebeplerden dolayı, seçimlere bile katılmayan bizim "gariban takımının" yerine, göçmen camiasının "protokol takımı" tercih edilmekte. "Protokol takımının" ise "gariban takımı" ile olan münasebetlerini şimdilik başka tarihe bırakalım... 

Nedir bütün bunların sebebi ve nedeni?

HÖH partisi, bundan sonra siyasi çalışma ağırlığını göçmenlerin arasına mı taşıyacaktır?

Yoksa, göçmen camiasının bireylerini sadece bir oy deposu olarak mı görmekteler?

Ya da, bütün bu tantana ve gürültüyü, bir tek yakında Bulgaristan’da gerçekleşecek olan genel seçimler için bir hazırlık olarak mı algılayalım.

Bana kalırsa, bu toplu iftarlar, HÖH'ün pek işine yaramayacaktır. Göçmenler, artık Türkiye gerçeklerine alıştılar, onlarla yüzleştiler diyebiliriz.

Demokrasinin artılarınla ve eksilerinle bütünleştiler, onlara Kırcaali'deki saat kulesinin ırkçı marşlarını ve Türk çocuklarının ana dillerini tercih etmemelerini izah edemezsiniz...

Çifte vatandaşlık edinmenin önündeki zorluk bariyerlerine, memlekette bıraktıkları mal ve mülklerle ilgili engellere ise hiç değinmeyelim.

Kardeşim, Bulgaristan'daki Türk toplumunun hayatında, reel demokratizmin ürünleri meyvesini vermeye başlamadığı müddetçe, yarım milyon göçmeni seçim sandığına sürükleyemezsiniz... 

Yazarın Diğer Yazıları