
Recep Küpçü'yü kimler ve neden katletti
Mümin TOPÇU
Ünlü şairimiz Recep Küpçü'nün ölüm nedeni ve gizli yollardan Türkiye'ye gönderdiği eserlerinin akıbeti günümüze dek tartışılmakta.
Yemyeşil bir nisan (1976) gününün erken saatlerinde, Varna'nın o meşhur deniz parkındaki bir bankta şairin cansız bedeni bulunuyor.
Şair, hangi sebepten dolayı ölmüştür, daha doğrusu kimler tarafından öldürmüştür; çünkü Bulgaristan'daki komünist rejimin istihbarat gilotini oldukça acımasız ve gaddardı.
Bu vukuatla ilgili elimizde resmi bir belge ve delil bulunmuyor, resmi bir belgeye ulaşsak dahi tatmin olmamız mümkün gözükmüyor.
Bütün duyum ve araştırmalar sadece delilsiz rivayetlerden ibaret. Rivayetler ise çoğu zaman doğru çıkmıyor! Ama bazen doğruluk payı da taşırlar..
Şairin cesedi, o sabah gerçekten Varna deniz parkında mı bulundu? Deniz parkına kimlerle beraber geldi, ya da oraya cansız bedeni mi götürüldü?
Güvenilir bir kaynaktan aldığımız gizli bir bilgiye göre, merhumun cesedini yıkayan cami görevlisi, katlediliş vakasının hunharca bir şekilde işlenmiş olduğu açıklıyor. Geçen bunca yıldan sonra bile gerçeği açıkça yazmaya elim hiç varmıyor...
Recep Küpçü'nün katline bir veya iki kişi katılmış olabilir. Şimdiye kadar fazla dillendirilmeyen başka bir rivayete göre ise, güya gece yarısından sonra, şair yakın bir arkadaşı tarafından o parkta öldürülmüştü. Ulu orta şekilde ismi zikredilen, bu zat hala hayatta…
Bunu birilerinin ricası üzerine mi yapmıştır, yoksa özel şahsi bir nedenleri mi bulunmaktaydı? Bunlar bilinmiyor. Tahmini katil bilinmekte ama delil yetersizliğinden dolayı şimdilik isimlendirilmiyor.
Birkaç yıl öncesi, Edirne'de Recep Küpçü'nün anısına muhteşem bir anma etkinliği düzenlenmişti. Bursa'dan kalkıp ben de gitmiştim. Bu etkinlikte önde gelen bir çok şair, yazar ve gazetecimiz hazır bulunmuştu. Bahsettiğim zan altında olan tahmini katil de bir şekilde bu törene davet edilmişti, fakat kendisi bir türlü icabet etme cesareti gösteremedi. Sadece bir gün bütün gerçekleri anlatacağını bildirmişti...
Katiller istihbarat mensubu, istihbarat tarafından görevlendirilen bazı Türk veya Bulgarlar, ya da şairin yakın arkadaşlarından birileri olabilirler.
Yazar Georgi Markov'u ve başka onlarca özgür ruhlu şahsiyeti acımasızca katleden eski dikta rejimi, bir Recep Küpçü'yü de öldürmüş olabilir mi?
Kesinlikle olabilir! Çünkü, şair yaşamının son yıllarında, artık gerçek bir dissident ve rejim muhalifi olarak yaşantısını sürdürmekteydi.
Recep Küpçü'nün ölümü, o dönem ülke çapında yaşayan Türklerin arasında büyük yankı ve infial yaratmıştı.
Böylece, bütün rejim karşıtı Türklere, ciddi bir şekilde korku salınmış ve mesaj verilmişti.
Recep Küpçü'nün gizli yollardan Türkiye'ye gönderdiği şiirleri ve romanına gelince. Tahminen, onları ömrünün son yıllarında göndermiş olabilir, çünkü daha öncelerinde ulusal bir medyanın Burgaz muhabirliğini yapmaktadır ve soğuk savaş unsuru gereği, kendisinin sonu daha erken gelebilirdi veya cezaevine düşebilirdi.
Aziz Nesin vasıtasıyla şiirler gönderdiği biliniyor, ama nedense bu eserlerin akıbeti günümüze dek gizli kaldı.
Yazar Aziz Nesin, Bulgaristan'daki komünist rejimle dostane ve sıcak ilişkiler içindeydi, her ne kadar şair Lübomir Levçev ile Türklerin isim değişikliğine karşı bayağı polemik yürütmüş olsa bile, kendisine güvencemiz tam değildir.
Recep Küpçü'nün ünlü mizahçıdan gönderdiği şiirler Bulgaristan sınırlarını hiç aşmamış da olabilirler...
Evet, Recep Küpçü'ye borcumuz var.
Bütün eserlerini bir şekilde derleyip onları ilelebet yaşatmalıyız...
Büyük şairimizin anıtını da dikmeliyiz…