Son günlerde Delyan Peevski'nin hızına yetişilmemekte, sanki kimseden rahatsız edilmeden, adeta tek başına apogeesına ulaşmış durumda.
Hiç tereddüt etmeden bazı milletvekillerini kovabilmekte, kendi başına parti yönetiminde değişiklikler yapabilmekte, bir anda bazı dava arkadaşlarınla yolunu ayırabilmekte...
Anlamadığımız tek bir husus kaldı:
Acaba hangi kriterleri göz önünde bulundurarak bazı kararlar alabiliyor; perde arkasından veya derin devletten kimlerle akıl danışmakta?
Şimdi herkes, Peevski'nin Ahmed Doğan'ın yakın çevresinde olanları ve kendisinin etkisi altındakileri partiden uzaklaştırdığını iddia etmekte.
Eğer, bu doğruysa, şunu da belirtelim ki, çoğu DPS üyesi zaten eski liderleri Ahmet Doğan'a tapmakta ve kendisini sevmekte...
Bu durumda, Peevski'nin, bütün parti aktifini kovması gerekiyor, hatta gidip DPS'nin feshini bile isteyebilir...
Yoksa, parti bir nevi "Bulgarlaştırma sürecine" mi itilmekte ve bundan bizim haberimiz mi olmadı?
Ya da Peevski ve perde arkasında duranlar, başka planlar hazırlığı içindeler mi?
Belli ki, Ahmet Doğan'ın tüketim süreci sona ermiş, bir nevi miladini doldurmuş ve artık eski patronlarının kendisine ihtiyaçları kalmamış.
Peevski'nin aldığı bunca akla ziyan ve aceleci kararlar sayesinde, sanırım kendisinin parti içinde daha ziyade güçlenmesini sağlamayacaktır.
DPS'nin artık bir korporatif partiye dönüştüğü iddia edilmekte; fakat seçmen kitlesinin çoğunluğu Türklerden oluşmakta. Onlar ise, bu partiyi hak ve özgürlüklerinin savunucusu olarak görmekte.
DPS'nin bir üvey anne veya gerçek bir baba rolü üstlenip üstlenmediği başka tartışmaya açık bir konudur...
Bir Delyan Peevski, bugün gayet frivol bir şekilde, Kuzey Makedonya'da yaşayan Bulgarların azınlık statüsünün tanınmasını isteyebiliyor; ama aynı zamanda, kendi ülkesinde yaşayan Türk etnik azınlığının resmen tanınması için tek bir adım bile atmamakta.
Herhalde, Peevski'nin Resmi Murad'ın Kırcaali Valisi olarak atanmasında bir rolü vardır.
Kırcaali'nin Muhtarı da DPS partisinden seçilmiş bir Türk, o zaman Delyan Peevski, Resmi Murad ve Erol Mümün gibi yöneticiler, acaba tek bir hamleyle, Kırcaali merkezindeki saat kulesinden her saat başı çalan milliyetçi marşları durdurabilirler mi?
