Mümin TOPÇU

Ne idüğü belirsiz kişileri önümüze dikip durmayınız

Mümin TOPÇU

Bizim cenah için hiçbir değeri olmaması gerekirken, bu hakir siyasi güruhu bizlere daha ilk baştan bir şekilde yamadılar ve yutturdular.
 
Dışarıdan baktığında bir Türk partisi görüntüsü veren, fakat içeriği ise bayağı karmakarışık ve sırlarla dopdolu, bizleri her zaman etnik azınlık mensubu olarak dışlayan ve asla kabullenmeyen bir siyasi aldatmaca kapsülünün içerisinde hapsolmuş olarak bulduk kendimizi...
 
Bazı saf, katıksız ve kolaylıkla aldatılabilen insanlarımız, onu hala milli davamız için mücadele eden bir siyasi oluşum olarak algılamaya devam ediyorlar.
 
Bunca uzun yıllar geçmesine rağmen, neden bütün çıplaklığı ile asıl gerçekleri görmekten, idrak etmekten ve anlamaktan çekinmekteyiz?
 
Ağızdan ağıza dolaşan, bu "Türk partisini", sadık ve güvenilir piyonlarına bizzat derin devlet kurdurmadı mı?
 
Bulgar statükosu, yıllar boyu bizleri küçük parmağı ile oynatırken, tek güttüğü gaye ve meram vardı: bizlerin kendi aramızda konsolide olmamıza imkan yaratmamaktı…
 
1989 yılından beri tam 34 yıl geçti.
 
Bunca zamandır, hala söz konusu karanlık kapsülün içinde bulunmuyoruz mu?
 
Ne trajik bir öykümüz varmış, bir nevi yörüngesini kaybetmiş, uzay kapsülüne dönüştürüldük.
 
Dünkü gün, seçim vardı.
 
Gerçekten bizim toplumun tarihçesinde yer alacak cinsten gelişmelere tanıklık etmekteyiz.
 
Şimdi, koro halinde herkes birlik ve beraberlikten bahsederken, bizim kapsül, şiddetli bir biçimde kendi elimizde patladı diyebiliriz.
 
İkiye değil, şu an bin bir parçacığa bölüşmüş vaziyetteyiz.
 
Demek ki, birlik ve beraberlik, kürsülerden veya kamera önlerinde sadece boş nutuklar atmakla sağlanmıyormuş.
 
Bulgaristan'daki Türkleri ve dışarıdaki en büyük diasporaları olan ana vatandaki göçmenlerin arasındaki birlik dayanışmasını en nihayetinde sağlamamız gerekiyor.
 
Bu işi, “13” veya “8” numara çatıları altında kotaracağımız hiç de mümkün gözükmüyor.
 
Hani günlerdir, anlı şanlı göçmen STK’larımız ( birisi hariç ) çağrı üstüne çağrı yapıyorlardı ve topyekun bizden “13” numaraya oy istiyorlardı.
 
Ne oldu şimdi? Bunun hesabını kimler verecekler?
 
Hele Bursa’da yaşanan büyük hezimetten sonra, en yakın zamanda bir bilimsel sempozyum düzenleyip, STK’larımızın toplumu neden ve ne biçim yanlış bir şekilde yönlendirdikleri halkımıza açıklanmalı.
 
Sonuçta, bizler asla Bulgar derin devletinin birer vasalı veya oyuncağı olmamalıyız.
 
Halkımıza, sadece gerçeklerin aydınlatılması bunca zor olmamalı.
 
Evet, Bulgaristan’daki Türklerin siyasi partilerini veya kültürel STK’larını desteklememiz zaruridir; fakat bunlar ilk önce demokratik seçimler sayesinde ortaya çıkarılmalı.
 
Lütfen, ne idüğü belirsiz ve şaibeli kişileri artık önümüze dikip durmayınız!
 
Bugün, herkes çok memnun, kimse oy satın almalardan filan bahsetmiyor.
 
Halbuki, pazar günü, demokrasi kıyımına tanıklık ettik.
 
Meclise girmek hakkı kazananların arasında oy hırsızlarına ve şaibeli kişilere yer verilmemeli...

 

Yazarın Diğer Yazıları