Meğer padişah çıplakmış
Mümin TOPÇU
Önümüzdeki karamsar tabloya bakılırsa, gidişat çok vahim ve derin bir belirsizlik içindeyiz.
Ama neden Allah'ın tek bir otorize kulu toplumu aydınlatmıyor?
Gidişatımıza ve geleceğimize dair hiç bir fikir beyanat edilmemekte.
Sonuçta söz konusu olan bizim toplumun varoluşudur...
Kimin eli kimim cebinde anlayamadan, seçim kargaşasından sonra bitat düştük.
Başkent Sofya'nın siyaset yelpazesinde, atmosfer hiç serinlemiyor, ne de ateş sonuna kadar harlıyor.
Art arda gelen seçimlerden bir tek perde arkasında ( zadkulisiye ) gizlenen iki yüzlü münafıklar yararlanmakta.
Zaten onların tek güttükleri gaye, süregelen düzeni - statükolarını en az bir altı ay daha yaşatabilmek ve koruyabilmek değil midir?
Değil yedinci, bu şekilde onyedinci seçimlere bile gidilecek...
***
Bu süreç zarfında, en yoğun bir şekilde yine bizim Türk toplumu sömürülüp rencide edilmekte.
Hatırlayacaksınız, vaktinde otobüsler dolusu insanımızı bir sabah tenhasında ansızın Rosenets limanına dökmüşlerdi.
Güya kendilerini bir kere sarayı ve "padişahı" savunacaklarına inandırmışlardı.
Nasıl bir azim ve şevkle savunuyordu limanı bizim insanımız? Gelen kayık ve yatlara tekme tokat sallıyordu, küfür ediyordu...
Daha sonra gördük ki, meğer, bu sarayın sahibi başkasıymış, bizim "padişah" ise çıplakmış, yani değersiz birisi...
Bugün, kendisini ne soran var, ne de nerede olduğunu bilen var...
Geçen günkü Sofya çıkartması da, Rosnets inişine benzemiyor mu?
Bizim insanımız, başkente neden götürüldü?
Bundan kazancımız nedir?
Başı koparılmış sinek misali kullanılmaya devam ediliyoruz.