Mümin TOPÇU

Güneş balçıkla sıvanmaz, kardeşim

Mümin TOPÇU

Ankara'dan hiç ses seda yok!
Sofya, tamamen sus pus olmuş!
Bursa, kendi zevküsefasında uyumakta!
 
Suyun her iki yakasına dağılan ve paramparça edilmiş bir toplumun fertleri olarak son durumumuzu ancak bu şekilde özetleyebiliriz.
 
Yoksa, bu saatten sonra bizim iki yakamız hiçbir zaman bir yere gelmez mi diyorsunuz...
 
Sizleri bilmem ama ben asla pesimizme kapılmam, şimdiden yarınlarımızı çok parlak görebiliyorum, yeşermek üzere olan umutlarla dopdoluyum; çünkü bizim potansiyelimiz güçlüdür, adeta erişilmez ve kıskandırıcıdır...
 
Evet, önümüzdeki handikaplardan birisi zaten gücümüzün gizli kalmasıdır, henüz tam olarak toplumsal varlığımız ortaya çıkmamıştır ve yeterince değerlendirilmemiştir.
 
Ana vatanın ne iktidarına, ne de muhalefetine ortak olmuşuz.
 
Burada biraz da iğneyi kendimize batırmalıyız; çünkü siyasi arenadan uzak kaldığımız müddetçe bizden asla vezir çıkmaz, ancak rezil olmaya devam ederiz.
 
Memleketteki durum ise çok daha vahim.
 
Hala başkaları bizlerin ümüğüne sarılmakta ve baskı altında tutmakta.
 
Son seçimlerden öncesi ve sonrasında olanların adeta izahatı olamaz.
 
Kafası koparılmış biri, olup bitenlerin farkına varabilir mi?
 
Şimdi kafa ve baş yolmaktayız, ama son yarım asırdır, memlekette bizim belli başlı liderlerimiz hiç olmadı.
 
En azından ortaya çıkanlar derhal itibarsızlaştırıldı ve bir şekilde isimleri dahi unutturuldu.
 
En büyük gizli mücadele grubumuzun lideri, hunharca şehit edilen Ömer Efendioğlu'nın ne mezarının yolunu biliriz, ne de yaşam ve mücadele öyküsünü...
 
Ana vatanda sivrilen göçmen asıllı liderlerinin varoluşu, artık bayağı eskilere dayanmakta.
 
Bursa'dan unutulmaz bir Mümin Gençoğlu, Ankara'dan Osman Kılıç, İzmir'den Sabit Tuna, Edirne'den Esma Gündoğdu, İstanbul'dan Mehmet Çavuş gibi şahsiyetler gelip geçti.
 
Günümüzdeki STK'larımızın faaliyetleri ise sıradanlaştırılarak yöresel şenlik havasına sokulmadı mı?
 
Halbüki düne kadar büyüklerimizin bize emanet ettiği STK'larımızdan büyük beklentilerimiz vardı, yığınla biriken toplumsal sorunumuza el atıp nihayetinde onları çözüme kavuşturmalarını hayal ediyorduk.
 
Herkesin bildiği, bu vahim durumu artık kimseden gizleyemeyiz.
Yalan ve dolanlara hiç gerek yok.
 
Vasat çaplı ve yeteneksiz olan yöneticilere, yönetimlerden el çektirilmeli.
 
Etrafımız envai çeşit başkan ve başkan yardımcısı kisvelilerden geçilmezken, bunların hangisinin bizim topluma bir nebze yararı olduğunu anlamakta ise zorlanmaktayız.
 
Boşuna atalarımız güneş balçıkla sıvanmaz  dememiştir.
 
Siyasi partilerimizi ve STK'larımızı entelektüel elitlerle doldurmamız elzem olmuştur.
 
Nihayet, derin uykuya dalmış aydın kesimi uyandıralım.
 
Bizim yaratıcı fikirler ve yeni stratejiler üreten şahsiyetlere ihtiyacımız bulunmakta.
 
Lütfen, süs bitkilerini sadece  saksılara dikelim!
 
İsimlerini bile hiç duymadığımız nice profesörlerimiz ve bilim adamlarımız var.
 
Büyük başarılara ulaşmış holding sahipleri ve iş adamlarımız mevcut.
 
Büyük gelecek vaad eden bir Hüseyin Hafızov'un şu an nerede olduğunu bilenler var mı?
 
Kırcaali'nin bir hücra köyünden çıkıp, Oksford'u birincilikle bitiren pırlanta gibi bir gencimiz şimdi nerede ve ne işi yapmakta? (Kendisini frak giymiş İngiliz lordları vaktinde ayakta alkışlamışlardı.)
 
Fazla uzatmayayım, sizler anladınız beni.
 
Başka bir atasözümüz ile noktayı koyalım:
 
"Ya devlet başa ya kuzgun leşe!"
 
Bizim kendine sevdalı ve kerameti kendinden menkul narsis tiplere hiç ihtiyacımız yok.
 
İşlerimizi çözüme kavuşturacak olanlara yol verelim ve bu iş bitsin...

Yazarın Diğer Yazıları