Kültür Ve Eğitimdeki Bazı Mağduriyet Ve Zaaflar - Mümin TOPÇU

Kültür Ve Eğitimdeki Bazı Mağduriyet Ve Zaaflar


Bazı toplumsal mağduriyetler ve zaaflar, yaşantımızın bir parçası olarak bizlere eşlik ederken, bunun akabinde kültür ve eğitim alanında adeta şiddetli bir tsunami kıyımı etkisi ile karşı karşıya kalmaktayız.

Gerçek tsunamilerin tahribatı sadece kıyı alanlarıyla sınırlı olsa da, değinmek istediğim bazı negativizm ve pozitivizm örneklemeleri ise bütün hücre havzalarımıza işlemiş durumda.

Her ne kadar şizofrenide olduğu gibi, her şeye karşı gelmek, şüphe duymak ve her şeyin olumsuz yönünü eleştirmek içimden gelmese de, bazı gerçeklerin üzerine yatılması doğru olmaz.

Dün akşam, Şumnulu Nurten Remzi'yi bir yayında dinlerken, bahsedilen mevzulardan  kendime vazife çıkararak, bizlerin neden hiç durmadan sadece başkalarını  eleştirdiğimizi, kendi sorumluluklarımızdan kaçındığımızı, olumsuzlukları görüp de, hiç çözüm yolları aramadığımızın üzerinde odaklandım durdum.

O bedbaht ve çarpık eski devlet yapılanmasının yıkılışından sonra epey bir zaman geçmesine rağmen, günümüzde ulaştığımız son nokta da pek iç açıcı sayılmaz.

Toplum olarak bir hayli ünlü yazar ve şairimiz var, fakat kendi dilimizde yazdığımız kitapları, geniş okuyucu kitlesine ulaştırmayı bir türlü  neticelendiremiyoruz.

Nice şair ve yazarın evinin bir odasında küflenmeye yüz tutmuş yığınla kitap hayali okuyucular beklemekte. Halbuki, bu kitapların her birisini, kıt kanaat geçinmelerine rağmen, yazarlarımız kendi parasıyla bastırmışlar. Sanmayın ki, toplum olarak buna bir çözüm bulunamaz. Sanatçılarımızın maddi olanakları zayıf olabilir ama bizim aramızda nice zenginler de türedi ve palazlandı...

Bir yayın evimiz, kitapçı dükkanlarımız veya yazarlar birliğimiz var mı? Yok!

Kültür Bakanlığı, tek bir Türkçe kitap bastırdı mı? Hayır!

Büyük şehirlerimizde, geniş olanaklı Türk Kültür Merkezleri bulunuyor mu? Bu da ne demek oluyor?

Tüklerin yoğun olarak yaşadığı herhangi bir yerleşim yerinde Türkçe Kitap Fuarı düzenlendi mi? Hayır! Ne gerek var böyle tantanaya...

Türkçe kitapla ilgili, bir örnek daha sunacağım. Bildiğiniz gibi, "Türkiye Bursları" için bir takım mülakatlardan geçilir. Memlekette yaşayan bir lise mezunu kızımız soru suale çekilir ve ona hangi Türk yazarların eserlerini okuduğu sorulur. Kızımız gayet sakin ve gururlu bir şekilde, Orhan Pamuk ve Elif Şafak'ın bazı eserlerini okuduğunu belirtir ama komisyon üyeleri, aldıkları cevaptan dolayı hiç de hoşnut kalmamışlardır, çünkü bu kızımızın Türkiyeli yazarları, kendi dilinde okuma ve tanıma fırsatı olmadığından haberleri bile yok. Bulgarcaya tercüme edilmiş, genelde kitapçılarda bu iki yazarın eserleri satılmakta ve gençlerimiz de onları okumaya mecbur kalırlar. Bu tür nahoş durumlar gerçekten büyük üzüntü yaratmakta...

Türkçe yayın yapacak radyo ve televizyonlardan, gazete ve dergilerden ise asla bahsetmeyelim. Kimseyi de suçlayıp sorumlu tutmayalım, çünkü bu tür medya kuruluşlarını kendi çabalarımızla yaratmıyoruz, bizlerden gelen bir teşebbüs ve inisiyatif çıkmıyor.

Aramızda Boyko'dan Türkçe gazete çıkarmasını bekleyenler var, dünyanın hiçbir yerinde devlet eliyle, geniş kitleler için gazeteler basılmaz ama iktidar güçleri azınlık medyaları için finansal kaynaklar sağlayabilirler.

Bir defa, bu tür medyaları yaratmak için, oy verdiğimiz siyasi partilerin azmi ve arzusu ortaya dökülmeli.

Bir de ana dilimizde eğitim konusu ağır basmakta. Güya, beş bin civarında Türk asıllı öğrencimiz ana dilinde eğitim görüyor denmekte, fakat bu rakamın resmi bir dayanağı bulunmuyor. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı suskun, dernek aktivistleri ise konuşa dursun...

Çözüm üretilmiyor, kararlar alınmıyor, milli kongreler düzenlenmiyor ama bahane uydurmak ta başarılı sayılırız.

Güya, çocuklarımız Türkçe eğitim görmeyi sevmezlermiş. Bazı okullarda ise bütün öğrenciler pek ala dilimizi okuyor ve öğreniyor. Ya buna ne demeliyiz? Demek ki, bir yerde organizasyon aksaklığı ve kargaşası yaşanmakta.

Siyasiler, mitinglerde dilimizde nutuk çekmeye pek hevesliler, hatta, konuyu Avrupa Parlamentosu'na kadar taşıdılar ama ana dilimizde eğitime gelince nedense sus pus olup ortalıktan sıvışmaktalar...

Çocuklarımıza Türkçe eğitim verileceği garantisi vaat eden hiçbir belediye başkan adayı veya milletvekili gördünüz mü? Ben görmedim, duymadım...

Hangi yerel veya ulusal siyasi liderimizin varisi dilimizde eğitim görmekte? Bunu da bilmiyorum...

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
25Mar
09Mar
05Mar
01Mar
22Şub

Çekimserliğin akıl tutulması