Demokrasinin baş karşıtları ve düşmanları kimlerdir
Mümin TOPÇU
Ve bizim Türkler Boyana sarayının kapısına dayandılar...
Birinci taarruz cılızdı ve polis kaleyi ele vermedi...
Hatırlayacaksınız, birkaç yıl öncesi Rosenets çıkışında ise savunma taktiği uygulanmıştı.
Bugünlerde, başkent Sofya'da güvenlik kollarıyla itiş kakışlar, caddelerde yürüyüşler ve haykırışlar gırla gidiyor.
Bütün bu olup bitenleri görmezlikten gelemeyiz.
Aslında neler olup bittiğini televizyon ekranları yansıtıyor.
Şimdilerde, Bulgaristan'daki Türk etnik toplumu, uzaktan bir partinin ikiye bölünüşünü merakla seyretmekte.
Bu sabahki protesto etkinliği, "demokrasi yürüyüşü" olarak adlandırıldı.
Elinden gücü alınan bir lidere destek çıkanlar, aynı gücü eline geçiren "fenomeni" aforoz ediyorlardı.
Hatta bir genç bir ara, "Domuzu savunuyorsunuz!" diye yüksek sesle emniyet güçlerine seslendi.
Vaktinde, Bulgaristan'daki Türk etnik toplumu, Jivkov rejimini bertaraf ederek darmadağın etmişti ama bunca uzunca bir süreç geçmesine rağmen, özlenen demokrasinin ülke bazında yuvalanmasına bir türlü müsaade edilmedi.
Üzülerek belirtmek istiyorum, bugün Boyana ve Rosenets saraylarını savunma peşinde koşturanların başka bir gerçeği de idrak etme zamanı geldi.
O sarayların sahipleri bir Bulgar ve bir Rus olduğuna göre, sizin fahri başkanınız da, kendisinin yumurtladığı fenomeni de, herkesin sadece özlem duyduğu o demokrasinin baş karşıtları ve düşmanları oluyor.
Bir sözle, demokrasi yürüyüşlerinin sonu, saray sistemini yıkmaktan geçer...