Baş Belası Tabela Korkusu
Mehmet ALEV
Avrupalılar, orta asırlarda yemeğini yemek istemeyen, uyumaktan hoşlanmayan çocuklarını:
“Hadi evlat, yemeğini bitir, hemen yat, uyu! Zira Viyana kapılarındalar. Türkler geliyor!”
diye korkuturlardı.
“Türk korkusu” o denli abartılmıştı ki, ne yerlere, ne göklere sığmayacak boyutlara ulaşmıştı.
Neden sonra Türkler, Anadolu’ya ve bir parça Balkan coğrafyasına sığındı, diyelim.
Amma “Türk korkusu” tarihe karıştı, diyebilir miyiz?
Gün gelir, yıllar geçer, kimi devletlerin aşırı milliyetçi kesimleri, Türklerle kaşınmaktan hiç de vazgeçmezler...
Bundan üç beş yıl önce, Batı Trakya Türkleri, İskeçe’deki Öğretmenler Derneği adına bir kahvehane açarlar.
Buraya uğrayanlar, her yerde olduğu gibi kahve ve çaylarını rahat rahat yudumlayarak içerler ve bol bol sohbet ederler.
Ne var ki, bu kahvehanenin duvarındaki tabelada “Türk” sözcüğü geçer.
Yetkililer, hemen kazma çekiç ellerinde gelip, bu tabeladaki onlara göre” yaramaz” sözcüğü söküp atarlar.
Buna benzer bir olay Kırcaali’de de yaşanır.
Daha bir zamanlar Ayşe Molla adında bir kadın, şehrin göbeğinde derelere başıboş akan bir kaynak suyunu çeşmeye dönüştürür. Susayan çeşme suyundan içer, sebep olana dualar edip yoluna devam eder...
Şehrin bir nevi emaresi haline gelen bu çeşmenin taşını, bir gün geldi, mermerini, kurnasını saçıp savurdular...
Ancak demokrasi gelip çatınca, hayırsever insanlar, suyu yeni baştan derleyip topladılar.
Ana caddenin yanı başında geceli gündüzlü harıl harıl akan, bu nimeti ilk düşünenin adını da unutmadılar.
Bir mermer taşına “Ayşe Molla Çeşmesi" sözcüklerini de ilave etmeyi yerinde buldular...
Bu tabela kimlerin uykusunu kaçırdı, biliyor musunuz?
Aşırı milliyetçiler bunu kaldıramadılar. Hemen söküp onu aldılar.
Şimdi hem uykularını rahat uyuyor, hem rakılarını ağızlarını şapırdatarak içebiliyorlar...
İstanbul’dan dönüşte Edirne’ye girerken muhakkak bir işaret dikkatleri çeker.
Tabela, şehirdeki Bulgar kilisesinin hangi yönde olduğunu gösterir.
Bu, şu ana kadar hiç bir şahsın huzurunu bozmamıştır.
Bozmayacak da! Öyle ki, kimi gruplar her şeyi silkinerek sırtlarından atabilirler, bitleri de...
İlle şu baş belası tabela korkusunu ise asla!