Bu sıralarda hangi televizyon kanalını açarsanız açın, konu hep DPS. Türkçe olarak da “Hak ve Özgürlükler Hareketi" olarak anılır ve okunur...
Bu başlıkla ilgili paylaşımlara, tartışmalara ve değerlendirmelere gelince, birazcık olsun derinleşirseniz, ne haklardan, ne de özgürlüklerden söz edilmediğini görür ve anlarsınız.
O halde niye, bu siyasi güçten böylesine ikide bir dem vuruluyor?
Bana kalırsa, ortadaki temel mesele, bundan böyle DPS boylu poslu, tüm azametiyle siyasi alanda kalacak mı, ya da iş sarpa mı saracak?
Bundan yıllar önce de, bu “hareketi” kendi kafama göre ele almıştım. Bir sorgulama söz konusu idi.
Bu parti, adını dört dörtlük hak ediyor mu, etmiyor mu?
Yoksa, bu iki son derece anlamlı sözcüğü: “hak ve özgürlükleri" öylesine, laf olsun diye mi kullanıyor?
İçlerini doldurmadan piyasaya, varsın gitsinler mi, diyor?
Çocuklara da sorsan bilirler ki, DPS, ortalığa daha ilk çıktığı gün ayan beyan açıkladı ki, bir milim dahi sapmadan, azınlıkların hakları ve özgürlüklerinin arkasında olacak!
Hangi ülkeye giderseniz gidin, azınlık gruplarının sorunları tıpa tıp birbirlerine benzerler.
En başta geçim. İş güç! Bunu, kültürel sorunlar takip eder.
Azınlığın dili, inancı, gelenekleri vardır.
Bir azınlığın dili, dini, gelenekleri elinden alınırsa, kişiliği kaybolup gider.
Bulgaristan’daki Türk azınlığının tarihini karıştırdığımızda, 1950’lere kadar yüzün üzerinde, kendi okulları olduğunu öğreniriz.
Türk soylu öğrenciler, hem Bulgarcayı, hem Türkçeyi aynı ciddiyetle öğrenip, vatanlarına hizmetten geri kalmamışlardır.
Bana göre, bugünkü ana sorun, başa kimin geçeceği değil, partinin, adının da vurguladığı gibi azınlık hakların korunup korunmadığı olmalıdır.
Azınlıkların hakları, korunmuyorsa, niçin korunmuyor?
Bunun nedeni ortaya konmalı, azınlık haklarını ört bas edenlerden hesap sorulmalıdır.
Ve hayati sorunumuz, anayasada yer almalıyız ve okullarda Türkçe okunuyorsa, zorunlu ders kategorisine girmelidir.
Bunun dışında her şey, yapılıyor, ediliyor, şeklinde lanse edilip, göstermelikten öte gidilmiyor, demektir.
Bildiğimiz bir gerçektir. Anneler, sütleri azalınca, bebelerin ağızlarına birer emzik tıkıştırıp, sorunu geçici olarak haletmiş olurlar.
Bazen emziğin içine lokum da sıkıştırıp minik yavru için adeta gün doğar.
Gerçekten biraz önce de belirttiğim gibi, partinin yöneticisi kim olur, kim olmaz, bu birinci dereceli öneme haiz değildir.
Önemli olan, bize verilecek emziklerin içinde lokum olacak mı, olmayacak mı?
