Duvarlar nasıl öpülür
Mehmet ALEV
"Allah, komşularımı eksik etmesin!
Dört tekerle dükkana giderken, karşıma çıkan her kim olursa olsun:
" Nasılsın, iyi misin Hasibe abla?" der ki, bundan bir gönlüm olur, bir gönlüm olur...
İlk evvela Allah'ıma şükrederim, bu yaşta hala dört tekerle de olsa, sokağa çıkabiliyorum. Kendi alışverişimi yapabiliyorum. Bir de biraz uzacık da olsa, eczaneye gidip ilaçlarımı da alabiliyorum.
Neydi o gençlik yıllarımız? Ev, tarla, buğday, tütün...
Ben brigadirimizin sağ koluydum, deyiver. Hiç bir işi aksatmaz, vaktinde toplar, getirir, dağları yığardık.
Bu arada çocuklar da tabii. Dört evladım oldu. Adamımla onları yetiştirdik. Okuttuk! Hani şimdi neredeler?
Demokrasi dedikleri düzen dağıttı gitti onları. Ama biraz suç da bende."Okuyun, iyi meslek edinin!"dedim ikide bir onlara.
Bazen tarla tavla işi canıma da geçiyordu. Ama o yıllarda aileler dağılmıyordu. Şimdi tuttular dünyanın dört bir tarafını. Gitmedik ne Kanada'sı kaldı, ne Amerika'sı, ne de Holanda'sı...
Torunları doğru dürüst ne görebildim, ne de o minnacik ellerine dokunabildim.
Duvarlar süslü onların portreleriyle. Tavanlara da taksalar ne olur?
Duvarlardan bakan çocukların ne yanaklarını öpebilir, ne de minik ellerini okşayabilirsin!
Acep, ne güne kadar duvarları öpeceğiz?
Dört teker, ayol, ne bu kader...