Benim günüm geliyor...
Mehmet ALEV
Bir yerlerde okumuştum. Kavgasız, gürültüsüz bir aile düşünmek imkansızmış.
Eğer, bir ailenin yaşamı güllük gülistanlık ise burada bir eksiklik var, demektir.
Ya beyi ya hanımı karşı tarafa, her ne olursa olsun, katlanıyor görünümü sergilemektedir.
Biz, aile oldum olası, bu kuralı çiğnemişizdir ve o yüzden, geçenlerde aramızda öylesine bir şiddetli ağız dalaşı koptu ki, gürültü, pencereleri, duvarları aşıp komşuları rahatsız eder miyiz acep diye ödüm koptu.
Biliyorsunuz, şu seçim dalgası ülkenin dört bir yanına dağıldı gitti.
Belediye başkanı adaylarının o güzelim putretleri duvarlara ve direklere asıldı.
Bu yetmiyormuş gibi hangi tivi kanalını açsan karşınızda gene onlar...
Anlatması biraz güç, çocuklar gibi hoplayıp zıplıyorum, bir coşku, bir sevinç...
Nerdeyse, bu bayram havası, uykularımdan da mahrum edecek beni.
Bir emekli adam düşünün. Normal günlerde, kendi yakınları tarafından dahi aranıp sorulmayan, ilgi görmeyen şahıs, dört tarafın bayraklarla süslendiği, seçim günü, gülücüklerle, saygı ve sevgiyle karşılanıyor.
Eğer, adım atmanız sorunlu ise, sizi koltuklarına alıp, iki kişi sandık başına getirecekler.
Ağızlarından da sanki bal akıyor...
Aklımdan geçti. Ben böyle bir günde en güzel elbiselerimi giyip kuşanmalıyım.
Bizim hatuna, mülayim bir eda ile:
- Cicim, dedim. Ben seçimlere, hırt pırt elbiselerle değil, yeni, hatta yepyeni bir takımla gitmek istiyorum!
- Ne demekmiş o? Yeni giysi mi alalım!
- Evet, hem de rengi biraz laciverte baksın!
- Ne, ne? Gardırop takım elbise dolu! Sen aklını mı oynattın?
- Hayır! Hiç aklımı oynatmadım!
Artık ses tonum yüksek perdelere sıçramıştı.
– Sen çok şeyler bilmiyorsun! Bu gün, demokrasi günüdür! Dolaptaki takım elbiseleri, çok iyi biliyorsun, totaliter relimde edinmiştik. Ben bu elbiselerle, benim günüme gidemem!
Artık, avazımın çıktığı kadar bağırıp çağırıyordum.
- Nerede o para? Hani Yunan adalarını ziyaret edecektik, o biriktirdiğimizi mi harcayalım?
Eşim, alçaktan almaya çalışıyordu.
- Peki, dedim. Müsaade buyur da, hoşuma giden adayı, yepyeni bir kravatla bari seçeyim...
Böylece, noktayı da koymuş olduk ve tüm emeklilerin, üç dört yılda bir adam gibi adam sayıldıkları seçimlere, haberiniz olsun, yepyeni, tüyleri dökülmemiş kravatla gideceğim...