Eğridere'nin işgali ve kurtarılışı
Mecit BAYRAKTAR
Değerli dostlar, Kırcaali, 21 Ekim 1912 tarihinde işgal edildikten sonra, bölgede Müslüman halkı için zor günler başladı. İşgalci Bulgar birlikleri, acıma ve insaf nedir bilmiyordu. Ahtopod benzeri kollarıyla bütün köyleri, tek tek ele geçirdiler. Baskınlar, soygunlar, katliamlar yaptılar. Bazı köyleri yakıp küle çevirdiler. Eğridere çevresinde halk, Bekir Sıtkı, Mustafa Hafız ve Yusuf Beyler gibi yiğitlerin etrafında toplandı ve örgütlü direniş hareketi başlattı.
Eğridere bir garnizon merkeziydi. Eğridere Alayı, bağımsız değildi. Yaver Paşa'nın emirlerine göre hareket ediyordu. Alay birliklerinin bir kısmı Suluyunus'ta idi. Bir kısmı ise Paşmaklı ve Palas savunmasında bulunuyordu. Bazı birliklere de, Kırcaali yönünden gelecek tehlikelere karşı halkı koruma görevi verilmişti. Bu birlik komutanlarından biri de yazar ve şair Sabahattin Ali'nin babası- Ali Selahaddin Bey oluyordu, kendisi Eğridere Alayı'nın girdiği her çatışmada yer aldı. Bir komutan olarak, bölgede faaliyet gösteren başıbozuk gruplarını her açıdan destekledi.
27- 28 Ekim günlerine kadar, başıbozuk grupları başarılı da oldular. Eğridere köylerine saldıran düşman birliklerine geçit vermediler. İkinci Bulgar Ordusu, bu durumdan endişe duyuyordu. Kırcaali Bulgar Müfrezesi'ni güçlendirmek ve Eğridere çevresini kontrol altına almak niyetiyle buraya özel birlikler sevk etti. Bu birliklerin başında Yüzbaşı Stanev bulunuyordu, kendilerine eşlik eden çete komutanlarından en acımasız olanı Peyu Şismanov adındaki bir cani idi.
Geçtikleri her yerde akıl almaz katliamlar yaptılar. Bu katiller, bölgeyi kan gölüne çevrildiler. Başlıca büyük katliamların yapıldığı köyler şunlardı:
*29 Ekim - Çitaklar, Elmalı, Çamdere, Solaklar; Şeytan köprüsü civarındaki köy ve mahalleler;
*30 Ekim - Akpınar, Aşıklar, Durabeyler, Sırtköy;
* 31 Ekim - Alfatlar, Eğridere...
( Bu konuda İsmet Bozov tarafından yazılmış, belgelerle desteklenmiş kapsamlı bir kitap vardır)
Katliamların önüne geçmek ve özel birlikleri durdurmak gerekiyordu. Bu amaçla bölgeye Eğridere Alayı'ndan bazı birlikler sevk edildi. Uçan kuştan haber alan düşman, tedbirini almıştı. Baskın yiyen taraf değil, baskın yapan taraf oldu. Eğridere Alayı'nın önünü kesmek için Alfatlı köyüne yöneldiler. Sarp kayalıkların olduğu, yolun daraldığı bir yerde pusu kurdular. Baskın için mükemmel, savunmak için çok zor bir alan seçmişlerdi. Türk birlikleri, atış menziline girdikleri anda, iki yönden ateş altına aldılar. Mitralyöz ateşinden kaçıp kurtulmak mümkün değildi. Ot gibi biçildiler, biçildiler! Kısa sürede Eğridere Alayı'nı dağıttılar. İkiye ayrılan birliklerin büyük kısmı, Aladağ'ın gür ormanlıklarına çekildi. Bir kısmı da Palas yönüne kaçıp dağıldı.
Düşman, bu çatışmadan sonra yiğitler yurdu Eğridere'ye yöneldi. En ön saflarda yine azgın çeteciler yer alıyordu. Askerler, Osmanlı askerî kışlasına yönelirken, çeteciler de masum halkı ve ibadet yerlerini hedef aldılar. Çevre köylerde yapılan soygunların ve işlenen cinayetlerin benzerleri burada da tekrarlandı.
31 Ekim'de, Eğridere ve askerî kışla işgal edildi. Ele geçirilen ganimetler şöyle sıralanmıştı:
" Yaklaşık 600 asker çantası, çok sayıda silah, 19 sandık dolusu cephane, çuvallar dolusu gıda ve benzeri yaşam malzemesi, askeri giysi ve çadırlar, 4 büyük asker mutfak kazanı..." ( P. Dirvingov, İst. Na Mak. Odr. Opılç. S, 168)
Eğridere halkı, işgal altında tam on ay geçirdi. Dile kolay, on ay! Baskı ve şiddet hiç durmadı. Burada yuvalanmış birkaç çete vardı. Kırcaali, kurtarıldıktan sonra (21Ağustos1913), Selim Sami Bey, fedaileriyle Eğridere'ye yöneldi. Çeteciler, birleşip Akkayınlar mevkiinde ciddi bir direniş hattı oluşturmuşlardı. Çok şiddetli çatışmalar yapıldı. Direnişleri kırıldı; fakat çete başlarının yakalanması mümkün olmadı. Takip, ertesi günü ve sonraki günlerde de devam etti.
Dana'nın Ferecik'te olduğunu öğrenen Selim Sami, bir gece yaptığı anı baskınla, bu şeriri de ele geçirmişti. Eğridere'ye getirildi. Kurulan Askerî divan- ı harpte yagılandı. İdama mahkûm edildi ve Fatma bacının evinin önünde asıldı". (C. Kutay, İstikl. Müc. Tarihi.s,10023- 10024).
Başka kaynaklarda Selim Sami komutasındaki fedailerin, Eğridere ve Darıdere'nin kurtarılışı sırasında yaşananları şu cümlelerle vermişlerdi:
" Eğridere ve Darıdere cihetinde Müslüman çetelerinin düşman kuvvetlerine karşı gayet şiddetli muharebe yaptığı, beraberinde top ve mitralyöz bulunan 5 bini aşkın Bulgar birliğiyle 30 saatten fazla mücadele ettiği görüldü...".
Aktardığım bilgiler, 110 yıl önce, Doğu Rodoplar halkının kolay kolay teslim olmadığını ve çok çetin mücadelelerin verildiğini gösteriyor. Hürriyet için, Rodoplar'da Türk ve Müslüman varlığının korunması için, canlarını feda eden yiğitlere, Türk ve Müslümanların vefa borcu vardır.
Bu yiğitlerin kimler oldukları bilinmelidir. Yakın geçmişimize sahip çıkılmalı, yazılmamış tarihimiz araştırılmalı ve gençlere aktarmalı. Yiğitlerin mekânları cennet, ruhları şad olsun!
***
* Eğridere, kahramanlar yurdudur!
* Eğridere, aydın insanların yurdudur!
* Eğridere, çalışkan insanlar yurdudur!
Eğridere doğumlu bazı insanlar vardır ki, hiç unutulmamaları gerekir. Onların en başında Rodoplar'ın millî kahramanı, mücahidi, hocası ve siyasetçisi Bekir Sıtkı Bey gelmektedir.
* Bekir Sıtkı neler mi yaptı? Balkan Savaşları sırasında, bölgede millî mukavemet gücü oluşmasını sağladı. Balkan Savaşları sonrası kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Devleti'ninde Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı olarak görev aldı. Osmanlı'nın baskıları sonucu feshedilen Batı Trakya Cumhuriyeti sonrası, kendi halkına hizmet vermek için, yurdu Rodoplar'a döndü. Eğridere ve Koşukavak millet vekili olarak birkaç dönem Bulgaristan Meclisi'nde bulundu. Bulgaristan Türklerin haklarını savundu. Türkiye'nin Millî Kurtuluş Savaşı verdiği yıllarda, Ruse şehrinde Müftü idi. Büyük Türk dostu Aleksandır Stanboliyski'nin desteği ile bağış kampanyaları düzenledi. Türkiye'nin Kurtuluş Savaşına dolaylı yönden destek oldu. 1929 yılında Bulgaristan Türklerinin yaptığı I.Millî Kongre'nin Başkanlığını da yaptı. Bulgaristan'da millî Türklük bilincinin oluşması ve korunması için çok emekler sarf etti. İstanbul'da eğitim gördüğü yıllarda aydın İttihatçı gençlerin fikirlerini benimsemişti. Yeni Alfabe'nin kabul edilmesi sürecinde yobazlarla, Türkiye'den atılan Hilâfetçi Cumhuriyet düşmanı 150' likler ile kıyasıya mücadele etti. Atatürk reformlarının Bulgaristan Türkleri tarafından da benimsenmesi ve uygulanması için çalıştı... Bekir Sıtkı, Eğridere için büyük bir değerdir. Bekir Sıtkı, Rodoplar için de büyük değerdir. O, Rodop Türklerinin millî kahramanıdır. Adı, Eğridere caddelerine verilmeli ve unutulmaması sağlanmalıdır.
Eğriderelilerin gururla sahiplendiği kişilerden biri de Türk asıllı yazar ve şair Sabahattin Ali'dir. Sabahattin Ali'nin anıtı, Eğridere' ye değer kattı. Umarım bir gün Bekir Sıtkı'nın anıtı da kasaba meydanına dikilir ve bu şirin kasabamız daha güzelleşir...