Mecit BAYRAKTAR

Kırcaali'nin işgal günleri

Mecit BAYRAKTAR

Kırcaali, Edirne'nin batısında, Doğu Rodoplar'ın alçalışa geçtiği topraklar üzerinde yer alır. Daha önce Hasköy ilçesine bağlı, 80 haneli bir köy olan Kırcaali, 1885' te Doğu Rumeli' nin Bulgar Prensliği ile birleştirilmesinden sonra, ilçe yapıldı ve Edirne'ye bağlandı.

Balkan savaşları öncesinde Kırcaali, Edirne Vilayeti'nin birinci sınıf İlçesiydi. En üst düzey amirleri şunlardı: Kaymakam, Naip, Müftü, Mal Müdürü ve Garnizon Komutanı (Yaver Paşa). Kasabada Ziraat Bankası'nın bir de şubesi bulunuyordu.

Dikkat çeken binaları da şunlardı: 1812- 1813 yıllarında yaptırılan Mahmut Ağa Camii, 15 odalı Hükümet Konağı, 1870 yılında yaptırılan Askerî Garnizon binası, Askerî Hastane, bir Medrese binası, Ortaokul, birer de kız ve erkek İlkokul binaları. Ticaret çok canlıydı. Çoğu Rum ve Yahudiler tarafından işletilen 6 Han, 1 Hamam, 6 dükkan, 10 mağaza ve 26 da değirmeni vardı. Her sene Eylül ayının başında meşhur Kırcaali Panayırı yapılıyordu.

Savaş öncesi, İlçenin nüfusu 40.000 civarında idi. Bunların 37.400' ü Müslüman, 102 si Rum, 18' i de Yahudi idi. ( Edirne Vilayet Salnamesi, H,1319, )

 Verilen kısa bilgilerden de anlaşıldığı gibi, Kırcaali az çok zenginliği olan bir yerdi. Bu yüzden 18 Ekim 1912' de ilk hedef alınan yerlerin başında geldi. Yörenin işgali için II.Bulgar Ordusu, Albay Delov komutasındaki Haskovo Müfrezesine görev verdi. Müfreze, 28' inci ve 40'ıncı piyade alaylarından oluşuyordu. 1000 kadar gönüllü çete benzeri gruplar ile desteklendi. Ellerinde 43 değişik çapta topları bulunuyordu. Makineli tüfeklerle de desteklenen, iyi 4 eğitilmiş Bulgar askeri, 18 Ekim'de ansızın Osmanlı'nın sınır birliklerine saldırdı.

Kırcaali, sınırdan 25 - 30 kilometre içerdeydi. Kırcaali'ye ulaşmaları dört gün sürdü. Sınır boylarında çok çetin savaşlar yapıldı. En şiddetli çatışmaların yaşandığı yerleri şöyle sıralayabiliriz:

18 Ekim, savaşın birinci günü:

Güveren Kulesi, Aydoğmuş, Akçakayrak, Hasantepe, Elmalık ve Kazantepe çarpışmaları yapıldı. Çok kan akıtıldı. Osmanlı askeri mevziilerine kahramanca savundu. Gün boyu süren çarpışmalardan Bulgar askeri, bir kazanım elde edemedi. Osmanlı askerinin gece harekâtlarına alışık olmadığı iyi biliniyordu. Aydoğmuş ve Akça kayrak mevzilerine gece saldırıları düzenlemeye kara verdiler. Bu gece saldırıları, Osmanlı askeri için sürpriz oldu. Hedefler, gece saatlerinde ele geçirildi. Böylece Aydoğmuş, Kırcaali'nin ele geçirilen ilk Türk köyü oldu. Bulgar askerleri, Osmanlı saflarında korku ve paniği arttırmak için işgal ettikleri köylerde çok acımasız davrandılar. İkinci gün yapılan çarpışmalardan sonra da bu vahşi davranışları devam etti. Korku yaymak silahtan daha etkiliydi. Asker ve sivillerin panik halleri, sonraki günlerde bozgunlara ve göçlere neden oldu.

19 Ekim, savaşın ikinci günü:

En şiddetli çatışmalar, Kalfalar ve Kovanlık önlerinde yapıldı. Burada Aydoğmuş köyünden Ahmet Çavuş'un gösterdiği kahramanlık, kayda değerdi. Askerî tarih kitaplarına da geçti. (Kırcaali'den sonra bölgedeki en büyük Balkan Savaşı anıtı Kovanlık köyünde bulunur). İkinci önemli çarpışma Beyköy de yapıldı. Köy tamamen yakıldı. Bulgar tarihçiler olayı şöyle yazmışlardı:

" Beyköy de Türkler, 10 ev yaktı. Saçılan alevler tüm köyün yanmasına sebep oldu" . (Voynata Mejdu Bılgariya İ Turtsiya, 1912- 1913, s,149').

Türk tarihçileri de bu konuda:

" Bulgarlar, askerimizin köyden çekilirken, 10 evi ateşe verdiğimizi yazsa da, hakikatte bu evler, Bulgar topçu ateşinden tutuşmuştur". (M. Murat,Kırcaali Harekâtı 1933,İst.s,62).

Gerçekler ise bambaşkaydı. Evlere gizlenen başıbozuk grupları, her evi elindeki silahıyla, çapa ve tırpanıyla mertçe savunmaktaydı. Köyü işgal etmeye kalkışan düşman askeri bir bir yere seriliyordu. Fedai direnişini kıramayan ve kayıplar veren işgal güçleri, top ve tüfekle yapamadıklarını ellerindeki çakmak ve kibritleriyle yapmayı başardılar. Evler ateşe verildi. Köyden kaçışlar başladı. Yangınlardan kaçan insanlar, tek tek avlandı ve şehit edildi.

Savaşın ikinci günü Yahyalı, Çakırlar, Çataklar ve Göklemezler hattında da çetin çarpışmalar yapıldı. Düşman, ele geçirdiği köylerde çok acımasız davranmaktaydı. Onlara eşlik eden çetecilerin yaptıkları, akıl almaz boyutlara ulaştı. Bu askerî birliklerimizin dağılmasına yol açtı. Yenilginin önüne geçmek için Yaver Paşa, çok sıkışan birliklerine " Geri çekilin!" emri vermişti.

Bu çağrı yanlış anlaşıldı. Birliklerin düzensiz bir şekilde geri çekilmelerine ve kaçışlarına sebep oldu. 19 Ekim akşamı, bozgunun boyutları arttı. Bazı birliklerde asker sayısı yarı yarıya azaldı.

20 Ekim, savaşın üçüncü günüydü.

Cephede durgunluk, yorgunluk vardı. Bu hava şartlarının kötüleşmesinden ziyade Bulgar karargahına ulaştırılan yanlış bir ihbardan kaynaklanıyordu. General İvanov'u, Haskovo Müfrezesi, temkinli olmalarını, ağır ilerlemelerini istiyordu. Tüm birlikler, 21 Ekim'de ciddi bir mukavemet görmeden cephe hatlarına ulaştılar. Osmanlı askerinin bozgun hali, Büyük Karargah tarafından da öğrenilmişti.

20 Ekim'de, Yaver Paşaya ulaşan bir telgrafta:

"Düşman birliklerinin Arda nehrinin güneyine geçmesine katiyen izin verilmemelidir," deniyordu.

Osmanlı askerinin morali bozulmuştu. Savaşın başında 15.000 olan asker sayısı azalmış, 2.800'lere düşmüştü. Yaver Paşa, Cebiroğulları sırtlarına taşıdığı karargâhını tekrar Kırcaali'ye getirdi. Bütün olanakları seferber ederek, askerini 21 Ekim'de yapılacak savaşa hazırladı.

21 Ekim, Kırcaali'nin işgal edildiği gün olacaktı.

* Bulgar askerinin öncüleri, Akkaya - Ercilli' ye yönlendirildi.

* Sağ kanat, Karademir- Karakaya- Kiremitler üzerinden;

*Sol kanat, Göklemezler - Işıklar - İshaklar üzerinden;

*Sol kanat Koruma Birliği, Esmerli -Hısımlar- Kabaviran-Ayvacık- Horozlar üzerinden Kırcaali'ye yönlendirilmişlerdi.

Albay Bogdanov komutasındaki 40' ıncı piyade alayı, Işıklar, Koparanlar, Kırlar ve Tuzluk civarlarında Osmanlı birlikleri tarafından durduruldu. Gün boyu çok şiddetli savaşlar yapıldı.

Bulgar topçularının isabetli atışları birliklerimizi perişan etti. İkindi vakti, üstünlüğü ele geçiren düşman karşısında tutunamayan birliklerimiz, Arda nehrinin güneyine çekildi.

21 Ekim'de yapılan en şiddetli çarpışmalardan biri, tarihe, Karakaya Çarpışması olarak geçti. Albay Tsekov komutasındaki 28' inci Bulgar Alayınin elinde 16 top bulunuyordu. Karakaya tepesine yaklaştıklarında, önleri Darıdere redif birlikleri tarafından kesildi. Düşman, çok hırslı ve inatçıydı. Topçu üstünlüğüne rağmen, Türk birliklerini yıldıramadı. Çok zorlandı. Çok ağır kayıplar verdi. Topçuları Darıdere mevzilerine ölüm yağdırırken, keskin nişancıları da boş durmadı. Siperlerimize yaklaştılar.

Cephede çok etkin olan iki Türk subayı vardı. İkisi de kalleşçe arkadan vuruldu. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geldi. Üstünlük Bulgar askerinin eline geçti. Kırcaali yolunda bir engel daha aşılmış oldu. Buradaki çatışmalarda çok sayıda Osmanlı askeri şehit düştü ve bir kısmı da esir alındı. Karakaya çarpışmasından sonra Bulgar birlikleri Kiremitler köyü üzerinden Arda nehir vadisine salındılar. Tekke ve Alkaya köylerini işgal ettiler ve Kırcaali'yi batıdan da kuşattılar.

Binbaşı Zagorski komutasındaki Sol Kenar Koruma Birliği, 36'cı Osmanlı Nizamiye taburuna karşı Esmerli, Yürücek ve Ayvacık hattında savaşa tutuştu. Osmanlı birlikleri çok direndi. Fakat olmadı. 36' ıncı Alay Komutanı hainin biriydi. En kritik zamanlarda askerine destek olması gerekirken, askerini engellemekteydi.

Bu durum Güveren Kulesi çarpışmalarında da yaşanmış, Ayvacık hattında yine tekrarlanmıştı. Türk birlikleri burada aldıkları yenilgiden sonra Horozlar, Turhanlar, Kayaaltı ve Ercilli'de de başarısız oldular. Peşlerine takılan Bulgar askeri saat 15 civarlarında Arda kıyılarına ulaştı ve Kırcaali'yi doğudan da kuşatma altına aldı. 28' inci Piyade Alayının 3' üncü taburu burada durmadı. Arda'nın güneyine geçti. Adaköy, Hisarüstü, Cebiroğulları ve Salihler köylerini bastı. Kırcaali, güneyden de kuşatılmış oldu .

Savunmasız kalan Kircaali, saat 16.00 sıralarında işgal edildi. Halk, kaçmış, kasabayı terk etmişti. Bulgar Tümen Kurmay Başkanının raporuna göre, Kırcaali işgal edildiğinde burada sadece 8 Yunanlı ile karşılaşmışlardı. Onların da kalma sebebi Bulgar özlemi değildi. Sahip oldukları malını, mülkünü ve dükkanlarını korumaktı. Koruyamadılar. Her şey ganimet sayıldı. Dükkanlar ve terk edilen evler günlerce yağmalandı. Ayrıca Osmanlı askerine ait depolara da el koydular. Bir çok çeşit yiyecek, giyecek , top ve tüfek buldular. 1000 mermi sandığı, 300 büyük boy asker çadırı da ele geçirildi.

Dört gün süren Kırcaali'nin savunması sırasında, 12 Osmanlı subayı ve 200 civarında asker şehit düştü.

Şehitlere rahmet dileyerek bugünkü yazımızı noktalayalım. Umarım yazımı okuyanlar, 21 Ekim gününün işgal mi, yoksa kurtuluş günü mü olduğuna karar verirler...

Saygılarımla!

Yazarın Diğer Yazıları