Soydaşların çaresizliği - Op. Dr. Gürçay CEM

Soydaşların çaresizliği


Balkanlardan göç etmiş soydaşlarımız karşılaştıkları birçok sıkıntının yanı sıra, özellikle göç ettikleri ülkelerdeki hakları ile ilgili,  bir çok sorun  yaşamış, bunlardan bazılarını çözmüş, bazıları  çözüm beklemekte.

Onlar için hiç bir şey kolay çözülmemiştir.

Aylarca, yıllarca defalarca ve defalarca sorunlarını gündeme getirerek çözüm aramak zorunda kalmışlardır.

Ama bunun suçlusu da bizzat kendileridir.

İşlerinin bu kadar zor çözülmesinin tek sebebi karar vericilerin arasında yer almamalarıdır.

Oysa bunun için muazzam potansiyele sahipler.

Hem nicelik yani hem sayısal, hem bundan öte nitelik olarak bu camia inanılmaz bir güçtür.

Ama bu güne kadar bu gücü asla örgütlenip kullanamamıştır soydaş camiası.

Ve "kontrolsüz güç güç değildir" misali bu güne kadar kendi sorunlarının içinde bocalayıp durmuştur.

Bu örgütlenmeye öncülük tabi ki her şehirde fazlasıyla bulunan STK'larımız yapacaktır.

Ancak buralarda insanımızın  da STK'larımıza karşı yeterince ilgi ve desteğı olmadığı bir gerçektir.

Bir STK'nın gücü ve etkinliği  sahip olduğu aktif üye sayısı kadardır.

Sorunların çözüm noktası da bu güç ile doğru orantılıdır.

Bizim insanımız gidip STK'lara üye olmaz ,faaliyetlere katılmaz ama başı sıkışınca ;

"Nerede bu STK'lar" diye feryat etmeye başlar.

Siz gidip sizi temsilen kurulan sivil toplum örgütlerine üye olmamışsınız, faaliyetlerine katılmamışsınız, STK bir etkinlik düzenlediğinde katılmamak için binbir türlü, eften püften  bahaneler  uydurmuşsunuz ve sonra başınız sıkışınca STK'nın varlığını hatırlayacaksınız.

Bu işler böyle yürümez.

Yürümüyor da zaten.

Yok böyle bir dünya!

Destek verdiğin kadar destek alırsın.

Ama diğer yandan bizim STK'lar da insanımızın yanına gidecek, onlarla dertleşecek, kendilerini, projelerini, yapmak istediklerini anlatacak,onların fikrini soracak, ortak eylem planları hazırlayacak, ortak akıl ile hareket ederek temsil ettikleri iddiasında bulundukları kitlelere saygısını gösterecek.

STKyönetimleri oturduğu yerden "kendin çal kendin oyna" zihniyeti ile hareket etmeyecek.

Katılımcı, çoğulcu anlayış ile faaliyet gösterecek.

Bu güne kadar bu dengeler kurulamadığı için aramızdaki birlik beraberliği sağlayamadık.

Ortak akıl ile hareket etmeyi beceremedik.

Bundan dolayı sorunlarımızı binbir türlü zorlukla çözüyoruz.

Birçok sıkıntı yaşamaya devam ediyoruz.

 

Buna örnek durum önceki haftalarda  Başakşehirdeki soydaş konutları hakkında imar değişikliğine gidilerek yıllarca oralarda oturan soydaşlarımızın konutları bu değişiklik kapsamına alındığında yaşandı.

Her ne kadar buna gerekçe olarak bazı sebepler ileri sürülse de herkes biliyor ki bunun asıl sebebi ranttır.

Benzer  durum geçen yıl Zeytinburnunda da yaşandı.

Çoğunluğunu göçmen kardeşlerimizin oturduğu konutlar kentsel dönüşüm planına dahil edilerek mağdur edildiler.

Kentsel dönüşümde sorun yok da, burada asıl sorun hak sahipleri olarak bu insanlarımıza aynı yerden  değil farklı yerlerden yer gösterilmesidir.

Bu konuda bazı soydaşlarımız hak arama peşine düştüler ancak seslerini kimseye duyuramamışlardı.

Muhtemelen aynı durum Başakşehirdeki soydaşımız da yaşayacaktır.

Kendi aralarında seslerini duyurmaya çalışacaklar ama güçlü bir tepki oluşturulamazsa hiç bir sonuç alamadan alınan kararlara boyun eğmek zorunda kalacaklardır.

Güçlü bir tepki ancak örgütlü hareket edildiğinde elde edilebilir.

Bu da ancak STK desteği ile mümkün olabilecek bir olaydır.

Bir STK'nın asli görevi  yardım ve dayanışmadır.

Varlık sebepleri bu ve benzeri olaylarda temsil ettikleri kitlelere destek olmaktır.

Ancak yuakrıda da belirttiğimiz gibi bir STK'nın gücü de bünyesindeki üye sayısı kadardır.

Bundan öte bir STK ne kadar güçlüyse,  kendi üyelerini karar vericilerin arasında yer almalarını sağlaması o kadar  kolaydır.

Ki asıl önemli olan karar verici mekanizmaların içinde yer almaktır.

Buralarda yer aldığınızda herkes emin olsun ki bahsedilen sıkıntıların hiçbirisi yaşanmayacaktır.

Ama hepsi bunlar birlikten,beraber hareket etmekten geçmekte.

Yıllardan beri birlik beraberlik içinde hareket etmek için çırpındık durduk,çırpınmaya devam ediyoruz.

Birlik beraberliğimiz karar vericilerin arasında yer almak demektir.

Herkes artık şunu anlamalıdır  ki güçlü şekilde karar vericilerin içinde yer alamazsak daha çok mağdur olmaya, daha çok sağda solda ağlayıp sızlanmaya devam edeceğiz.

Karar vericilerin yani siyasetin, bürokrasinin içinde yer alamadığımız sürece her türlü keyfi  uygulamalara maruz kalmaya devam ederiz.

 

 

 

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!