Elvan GÜNAYDIN

Sonsuz bir güçle adeta çölleri geçersin dörtnala

Elvan GÜNAYDIN

 

Hep bir şeyler katılıyor hayatıma, bir şeyler de eksiliyor elbet. Bu durum kaçınılmaz bir kural gibi. Büyüyorsun, bazen küçüldüğün de oluyor, mevsimlere karşı koyar gibi kuşanıyorsun hayata. 

İçindeki gizemli kutu kıpırdaşıyor bazen. Tüm dikkatini ona vermek zorunda kalıyorsun. Bu kutuya bir şey gerek, su gibi belki fizyolojik bir ihtiyaç, ya da psikolojik kim bilir? Adını koyamadığın bir his ama durdurmalısın. Ağlayan bir bebek gibi beslemelisin, susturmalısın ve büyümeli. 

Bazı ağlamalar çok güzeldir ama süreç hep sancılı. İçindeki o tuhaf şeyin tin olduğunu anlamak çok uzun sürmez. Ruhunun besinini bulana kadar dolanıp durursun. Bazen gözünün önündedir de göremezsin, birinin ışığı gerekir. 

Bu ışık bazen bir kuşun kanadından bir esintiyle süzülür, bazen de iki üç cümleyle bir sohbetin içinden. Hatırlatır, uyandırır gibi bir şeyleri. Sanki asırlar öncesinden gelen bir simyacı gibi kadim bir bilgelik getirir. Bunu da iyi kullanmak lazım, bazen geçicidir, keşke kaybetmese insan. Etkisine kapıldığında kimyası bozulur beynin. 

Sonsuz bir güçle çölleri geçersin adeta dörtnala. Ruhunu kemirenler dökülür o hızla kum taneleri gibi. Birden evreni içine alırsın, tüm hücrelerine nüfuz eder o da seni içine alır. Aynı anda hem kapsayan hem kapsanan olmak çok tuhaf değil mi? O bilmek için delirdiğimiz bilinmezliğin, varlığını vaat ediyor sanki. Ne muazzam bir his. Hem bildiğin hem de hiç bilmediğin bir şey gibi. Maddenin plazma hali belki. Hem her şey gibi hem de hiç bir şey.

 Uçuruyor, yükseldikçe yere çakıyor. Dipsiz kuyulardan umutlu bulutlara bir gelgit hali. Ne zaman dimağına güvendiğim insanlarla istişare etsem korkarım. Onlar sorgulayan olmayı öğrenmiş, kitaptan kitaba şekillendirdikleri yüreklerini bir demirci gibi örseleyip bir kanıya varmış olurlar ve genelde o vardıkları sonuç hep aynı kapıyı açar. 

Kapının ardındaki hiçlik hissi korkutur beni. Eşiğe gelirim de bazen geçemem. İçimdeki umutlar bir yandan kırılırken, çocuksu yanım yenilerini üretmeye çalışır beceriksizce. 

İnsan olmak, çok garip olabilmeyi başarmak, çok yüce bir mertebe bence. İnsan olabilmenin, ideal insan olabilmenin yollarını ararken içimizdeki sesle mücadele etmek gerçeği. Bazen çiçekli patikalara çıkarıyor. Bazen de kapkara korkulu rüyalara.

 Bir şarkının dizdiği taşlara basa basa gidiyorsun. Kendi acın oluyor, sızlıyorsun. Etrafında acılar görüyor, sızlıyorsun. Sevinçlerin de oluyor, çiçekleniyorsun. Ne zaman şahit olsan, gülümsüyorsun. Çok zor değil aslında insan olabilmenin en önemli yapı taşıdır empati. Dna’ma kodlanan bir şeyi belki binlerce yıl sonra da hissediyorum. Belki bunun adıdır tanrı. Ne düşünürsek düşünelim duyabilirsen eğer o sesi, senin kontrolün dışında bir planlama sistemi var demektir. 

İster her şey tesadüf olsun ya da olmasın. Neye anlam yüklediğin senin öz kütleni belirler. Ve anlayabildiğin kadar her neyse o. Anlayabildiği kadarsın sen de, her kimse karşındaki şey bir canlı, ister kuş olsun ister insan. Elimizde olanların tam olarak elimizde olamaması ne garip bir acı. Avucumuzdaki kelebek gibi. Avucundadır ama senin de değildir. Çok uzun süre tutarsan eğer ölecektir. Bakmak istesen o bir anda uçup gidecektir. Hadi söyle bakalım o zaman avuçlarındaki şey gerçekten senin midir ? ???? 

Gerçekle hayalin uyumsuzluğunu hepimiz tatmışızdır. O yüzden ütopya çok güzel, gelsenize ???? Yeni bir “ben” katıldı bana, son kullanma tarihi geçen “bana” da hoşça kal diyorum. Vedalar olmadan merhabalar denmiyor bazen. Yeni yaşım beni biraz daha “ben” yapacak biliyorum. Kalbimin ritmi, sesimin tınısı sonsuza kadar benimle değil, bir sürelik benim. 

Nasıl seviyorsam, nasıl seviliyorsa öyle kullanmak gerek öyleyse. Kıymet bilmek ne güzel bir değer algısı, hep öyle insanlara denk gelmek, o iki cümleyle ruha besin olan insanlara “merhaba” diyebilmeniz dileğiyle. Siz de başka ruhlara besin olmanın yolunu bulun ama. 

Yolculuklarımızın kalbimize eş değer olmasını ve herkese nice mutlu yıllar dilerim. 

İyi ki varım, iyi ki söylerim, yazarım, güzel duygular uyandırmak en kıymetli önceliğim. 

Beni ben yapan her şey iyi ki vardı, iyi ki var. İyi ki doğdum, iyi ki varsınız...

Yazarın Diğer Yazıları