Hayat ne güzel oysa

Önce yazının başına mis gibi bir kahve kokusu ekliyorum, ohhhh, ne güzel kokuyor…
 
Ne güzel, var olabilmek keyif aldığımız şeyleri yineleyebilmek.
 
Bir de enerjinize uygun bir şarkı açın, bırakın bakalım sizi nereye götürecek.
 
Hafif bir rüzgar yaza ilaç gibi gelir. Gece gök kubbedeki yıldızlar gibi, biri kaydı sanırım, hadi dilek tutun.
 
Size de ne iyi geliyorsa, bulun onu yapın.
 
Aslında yaşam algınızla alakalı yaşayışınız, keyif almayı öne koyarsan, keyif alırsın; ama yok dertler derya olmuş dersen, üzgünüm. Hep sepya gözlüklerden bakar, renksiz tatsız acı kahvelere mahkum olursun...
 
Evet, süreçlerden geçeriz. En sağlıklısı, herkes kendinin reset tuşunu bulmalı ve gerektiğinde hiç düşünmeden basmalı.
 
Kendi psikoloğun olabilirsin iş çok derinlere inmeden, psikologların önüne geçmek istemem, tabi ki...
 
Kırık kapılar için doktora gidiniz; ama menteşeleriniz gıcırdıyorsa, yağı da siz dökebilirsiniz...
 
Bazen kendimiz zorlaştırıyoruz akışı; hayaller kırılıyor, dünya yıkılıyor sanki bazen; ama geçiyor, geçecek. Hem de hiç geçmeyecekmiş gibi olan her şey gibi...
 
Yas süreci hep değişkendir; ama çıkmak lazım işte, çıkmak ve kendine gelmek.
 
Ömür denen naçizane hediye üzücüdür, ki bir süre süreci nasıl tüketmiş olmak, nihai soru değil mi? Nasıl bilirdiniz?
 
Bu soruyu arkanızdan başkalarının sorması durumuna bağlı yaşamak yerine, bence “siz hayatınızı nasıl bilirdiniz?“ sorusuna odaklı yaşamak lazım.
 
Vereceğiniz cevap, hayatınızın özeti olacak düşünsenize, ne demek isterseniz öyle yaşayın...
 
“ÇOK GÜZEL, ÇOK GÜZELDİ!”
 
O zaman anı yakalayıp, güzel yaşamaya başlayın...
 
Hadi şimdi, eğer, hala yazının başındaki kahve kokusuyla idare ediyorsanız, kalkıp bir kahve yapın.
 
Ve, oh beee, güzel hayata merhabaa!

Yazarın Diğer Yazıları