THOMAS MORE’NİN ÜTOPYASINA KENDİNİ FAZLA KAPTIRANLAR - Op. Dr. Gürçay CEM

THOMAS MORE’NİN ÜTOPYASINA KENDİNİ FAZLA KAPTIRANLAR


THOMAS MORE’NİN ÜTOPYASINA KENDİNİ FAZLA KAPTIRANLAR

   Şimdi aşağıda bahsedeceğimiz kişilerin neredeyse tamamı Google’ye girip kim bu Thomas More ve ne gibi eserler bırakmış diye araştırmaya kalkışacak ama olsun. En azından yeni bir şeyler öğrenmiş olurlar. Bizim de kıyağımız olur. Son günlerde bakıyoruz da camiada bir kaç tane kendi kendini yetkili kılan “oyun kurucu” eleman, sağ sola makam dağıtmaya, camiaya şekil vermeye kalkışmış. Şunu bilmem ne yapacaklarmış. Bunu bilmem hangi koltuğa oturtacaklarmış...

   İki buçuk kişi toplanmış camiamız hakkında karar veriyor. Bu Thomas More’ci arkadaşlar kalkmış camiamızın geleceğini dizayn edecekler. Bunların durumlarına güler misin ağlar mısın. Bunlarda kafalar iyice uçmuş. Öncelikle, Alice harikalar diyarından bir geri gelin ya! Kurduğunuz hayaller ile gerçeklerin arasında uçurum var.

   Etrafımıza baktığımızda, bunların konuştuklarını ciddiye alan yok, kendilerini adam yerine koyan yok. Ne kanaat önderleri nezdinde, ne camiamızın yöneticileri arasında, ne de en önemli mercii olan insanımızın arasında. Bunların kurduğu hayaller ayrı, realite apayrı. Hiç bir noktada karşılığı olmayan hezeyanlar içine girmişler. Peki, kim bunlar?

   Son günlerde başımıza, camiamızın hedeflerinden ve bu hedeflere ulaştıracak yegane kişiden bahseden, akıl tutulması içine girmiş elemanlar türedi. Ama bu vizyon “bilgini“ kişilere bakıldığında hep aynı profil oldukları ortaya çıkmakta. Boş laf üretmekten başka camiamıza zerre kadar katkısı olmamış, insanımızı hep kendilerine menfaat sağlamak için istismar etmiş kişiler bunlar. Misyon noktasında hiç bir katkısı olmamasının ötesinde, bu misyonun ne olduğunun farkında bile olmayan kişiler, şimdi tayin edicilik rolüne soyunmuşlar. Bunlar şunu idrak edememiş ki, belli hedeflere ulaşmak, ancak temsil ettikleri kitle ile beraber, bu kitlenin desteği ile mümkün olabilecek şeylerdir.

   Vizyondan önce etrafında bunu gerçekleştireceğin kitle olacak. Vizyon belirlemeden önce bu kitlenin misyonu için çaba sarf etmiş olmak lazım. Bu kitlenin sorunları ile dertlenmek, bu sorunların çözümü için geceni gündüzüne katmak gerekiyor. Buradan sormadan edemiyoruz, bizim ninelerimiz ve dedelerimiz, kardeşlerimiz çaresizlikten kıvranırken, döktükleri göz yaşlarına çare olmak için ne zaman bu “vizyonerler” çaba sarf etmişler ki, şimdi kendilerine aynı bu insanların vizyonerliğine soyunma gayretine girişiyorlar? Bizim tek bir kardeşimizin tek bir göz yaşı bile camiamızın bütün sivil toplum kuruluşlarımızın ağırlığından fazla oluğunun farkında mısınız, beyler? Camiamızı kimlerin yöneteceği ne zamandan beri masa başında belirlenmeye başladı? Bu işler klavye başında atıp tutmakla olmuyor. Bu atıp tutanları biz çok gördük. Sadece boş laf ama sahada icraata gelince, tek bir defa bile bunlardan hiç birini oralarda göremedik. Ne Bulgaristan’da, ne de burada…

    Bir yere talip olmak için önce bu kitlenin takdirini kazanmak gerek. Bu işler ekip işidir. Bilgi, beceri ve ehliyet işidir. Ama her şeyden önce başında bulunduğun kitleye hakim olma işidir. Onlar tarafından sevilip, sayılma işidir. Kimsenin kendi kendine gelin güvey olma hakkı yoktur. Bahsettiğim yeni yetmelerin vizyonerliğe soyunmaları yetmemiş, bir de bu ulvi hedeflere camiayı kimin ulaştıracağına da karar vermeye kalkışmışlar. Hatta, birileri de bu elemanlara güvenerek, camianın başına geçmeye kalkışmış. Bunun etrafında aklı selim kimse mi yok? Bu camiada kendisinden önce gelen çok daha bilgili, donanımlı ve bundan öte camiamız insanı tarafından çok daha saygı duyulan ve itibar gören en az bir bölükten fazla kişi olduğunu söyleyecek, kafası basan kimse yok mu?

   Neydi? ”Liderlerin kalitesini anlamanın en kısa yolu, etrafındaki kişilere bakmaktır.” - Machiavelli

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!