BİR BAKANIN NAFİLE UĞRAŞLARI - Op. Dr. Gürçay CEM

BİR BAKANIN NAFİLE UĞRAŞLARI


BİR BAKANIN NAFİLE UĞRAŞLARI

Yıllardan beri Soydaşlarımızın muzdarip olduğu konuların başında;

Bursa'da, gerek nicelik, gerek nitelik olarak ezici çoğunluğa sahip olmamıza rağmen, karar vericilerin arasında yeterince temsilcimizin olmamasıdır.

Evet, doğrudur!

Siyaset kurumunun içinde yeterince temsilcimiz yoktur. Ancak siyasetin içinde, tek tük olanlar da bu güne kadar bu camiaya sahip çıkmamış, çıkamamıştır. Bu numunelerden örnekler vermeye gerek yok. Bunları zaten herkes bilir.

Nitekim son aylarda bu uğurda bir Bakanımızın gayretleri olduğuna şahit oluyoruz.

Camiamızdaki sorunlarımızla ilgili çalıştaylar, toplantılar düzenlemekte. Bu çalıştaylarda da daha önceden belli mesafe katedilen bazı sorunların sonuçlandığı da bir gerçektir.

Ama bu camianın, kendisini sahiplenmesini istiyorsa, sayın Bakan bundan fazlasını yapmak zorundadır. Kendi camiasından olanları belli görevlere getirilmesine vesile olmadıkça, insanımızın dertlerine derman olmadıkça (ki diğer yörelerin bakanları veya karar vericileri aynen bunu yapmakta), bu camia bu Bakanı sahiplenmez. Peşinden gitmez.

Bir toplantıda kendisine bu yönde telkinde bulunduğumuzda; Dengeleri gözetmekten bahsederek, hiç bir adım atmamıştır veya gerekli cesareti göstererek atamamıştır.

Oysa, yukarıda bahsettiğimiz gibi ,diğer bölgelerin karar vericileri, kendi hemşehrilerini her yere doldurmuşlardır, çünkü bu durumlar hayatın ta kendisidir. Ezelden beri bu böyle olmuştur. Herkes kendi ekiplerini tanıdığı, bildiği kişilerden oluşturmak istediğinden, kendi hemşehrilerini idareci pozisyonlara getirmek istemesinden doğal bir şey olamaz.

Kaldı ki, her şeyden öte, camia olarak demografik yapımıza göre eşit dağılım talep ediyoruz. Bizim Bakan dengeleri koruyalım derken, başkaları denge menge gözetmeksizin her yere hemşehrilerini doldurmakta. Anlaşılan denge peşinde koşan sadece bizim Bakan.

Ama biz de buradan kendisini uyarıyoruz: Bu işlerin çalıştaylarla, teşekkür yemekli toplantılarla yürümeyeceğini idrak etmeli. Bu anlayışla devam ederse, zamanı gelince kimse de onun için kılını kıpırdatmaz.

Bu konuda en çarpıcı örnek, zamanında başbakan yardımcılığı yapmış bizden biri bir zattır. Zamanında kimsenin derdine derman olmadığından, şimdilerde gittiği mekanlarda kendisine kimse selam bile vermeden tek başına oturuyor.

Bir böyle durumlar var. Bir de şehir girişinde yüzlerce araçla karşılananlar. Birilerine vatandaş selam bile vermiyor. Birileri sevgi seline tutuluyor...

Neden acaba?

Gürcay CEM

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!