İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü kara...
Zenginliğin ve güzelliğin toplumdaki yerine, önemine değinmeyi arzu ediyorum.
İnsanlar, eski çağlardan beri çoğu kez zenginlikle güzelliğe ayrı bir yer ayırmışlar.
Zenginlik, her türlü maddi gereksinimi karşılamada; güzellik ise manevî yaşantıya renk, canlılık, tat ve zevk vermesi nedeniyle, daima en üstün değerler olarak kabul görmüşelerdir.
Günümüzde de değişen fazla bir şey yok diyebiliriz. Ancak zenginlik, zannedildiği gibi her kapıyı açacak kadar bir altın anahtar değildir. Sayılamaz!
Ben, zengin diye el üstünde tutulan nice kişiler tanıdım ve gördüm. Böylelerini hepimiz tanımaktayız. Hiç bir işe yaramayanlarıda görmekteyiz. Şahit olmaktayız. Değersiz kişileri çok uzaktan tanırız...
Bir estetik değer sayılsa bile, güzellik, bilhassa kadınlarda önemli bir yer tutar.
Zamanla bir çiçek veya kırmızı gül gibi rengini ve canlılığını yitirdiğinden dolayı, kadının güzelliği ve cazibesi belli bir süre için geçerlidir...
İnsanoğlu, toplum içinde çeşitli nedenlerden dolayı zengin ve güzel olarak anılabilir.
Güzel ve iyi insanlara karşı beslediğimiz derin duygular hep ilgi odağımızdır.
Genelde ilgimizi ve hayranlığımızı, zengine ve güzele olduğu kadar, çalışkan, dürüst, sevecen, mütevazi, faziletli ve erdemli kişilere de göstermekteyiz.
Aslolan, manevi değerlerin, her insanı başarıya ve mutluluğa daha kısa yollardan götürdüğünü de hiç bir zaman aklınızdan çıkarmayınız.
Burada artık Ali aganızın edindiği hayat tecrübesi konuşmakta...
***
Bugün biraz atasözlerimizden de bahsetmeye ne dersiniz?
Yaklaşık yarım asırdır,1964 yılından günümüze kadar, yardımlaşma ve dayanışma derneklerimizin çatısı altında çeşitli görevlerde bulunmaktayım.
Özellikle Batı Trakya ve Balkanlar Türklüğü için sonsuza dek, bu kutsal davaya sahip çıkacağım.
Gelelim asıl konumuza. Ne demiş bizim atalarımız:
"İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü kara!"
Her yardım dileğini geri çevirmek, bilhassa benim hiç haddime değildir. Bunu çok kötü bir davranış olarak hissediyorum.
İnsanlar ne kadar iyi durumda olsalar bile, başkalarından yardım istemek zorunda kalabilirler.
Kişi, kendisini güç durumdan kurtaracak maddi, ya da manevi yardım isterken onurlu bir şekilde, hele vaktiyle gün görmüş bir şahsiyet ise, zaten yüzünü kızartarak bu yardımı diler.
Karşısındaki, yardım dileğinde bulunan kişinin hemen imdadına koşmazsa, kendisine elini uzatmazsa, yüzü iki kat kızaracak ve bu kötü davranışın utancını daima içinde taşıyacaktır...
İstemeyi ve dilenmeyi meslek edinmiş kişilere yardım etmemek, zaten bu değerlendirmenin dışında kalır...
Bahsi geçen atasözündeki "kara" sözcüğü, zaten pek uygunsuz. Güç durumda kalarak birisinin yardım istemeye zorlandığı anlamına da gelir.
Birisine yardımda bulunarak sahip çıkmak, yardımsevere iç rahatlığı ve huzur vermektedir.
Bence elinde olanak varken iyilik yapmak kadar insanı mutlu kılan bir başka davranış asla düşünülemez.
Sevenin bir sözü kara, vermeyenin her sözü.
Görenin bir gözü kara, görmeyenin iki gözü...