Vatan sevgisinin standardı mı olur, kardeşim
Uzun yıllar öncesi, yazılarımda çeşitli insan "portreleri çizmeyi" severdim; fakat yılların hızlı akışıyla beraber daha ziyade siyasi konulara eğilim gösterdim.
Bu sefer sizlere birazcık Ali Ayazmalı'yı anlatmak isterim, kendisine Ali Aga olarak, hitap edilmesinden hoşnut olur.
Evet, halis muhlis bizim topraktır, Batı Trakya'nın Gümülcine yakasındaki Ayazma köyünde doğmadır.
Çoktan sekseni devirmiş; uzun yıllar İngiltere ve Almanya'da bulunduktan sonra, şimdilerde Bursa'nın Eğerci sahil semtinde oturmakta.
Kafe köşelerinde oturmayı hiç sevmez, elindeki demode kalın çantası ile göçmen derneklerini dolaşır, eskiden tanıdığı ahbaplarını arayıp bulur ve onlarla memleket meseleleri üzerine derin sohbetlere dalar.
Her sabah uyandığında ise, bir lider ve akil adam edasıyla, mutlaka ekranına memleketi Batı Trakya ve Balkanlar'a adanmış birkaç cümlecik düşer ve böylece her an, kendi insanıyla diyalog halindedir.
Belki de, bundan dolayı onun seveni ve sayanı imrenilecek kadar çoktur. Düşmanları da az değil, kendileri Ali Aganın heybetli cüssesinden değil de, onun açık ve dürüst beyanlarından adeta korkudan titrer. Hele, toplum adına ön plan çıkmış birisi bir yanlış yapmaya kalkışırsa, hinlik ve hainlik peşinde koşturuyorsa, asıl o zaman onun azabından ve küfründen kurtulamaz...
Ali Ayazmalı, ömrü boyu çalışmış, çok da para kazanmış; fakat sermayenin çoğu, dernekçilik ve sendikacılık serüvenleri esnasında toplum yararına erimiş. Hiç bir zaman toplum işlerini para kazanmak ve kendi refah düzeyini yükseltmek için kullanmamış. Bunu yapanlardan da ölümüne nefret etmekte.
Henüz 17 yaşını bile doldurmadan, Ayazma'dan çıkıp gurbet yollarına düşüyor; çünkü köyünde kalırsa ömür boyunca Rodoplar'ın ardıçlılkarında keçi çobanlığı yapacaktı.
Bu topraklardan Osmanlı geri çekildikten sonra, buradaki Türklerin yüzü hiç gülmemiş. Zaten bütün Balkanlar Türklüğünün akıbeti ve acı kaderi benzerliğini korur.
Türkler, önür boyu ya çobanlık yapacak, ya da toprak ağalarının çiftliklerinde ırgatlık...
Ali Ayazmalı'nın ilk durağı İngiltere oluyor. Kıbrıslı bir Türk kardeşimiz, ona ilk önce sahip çıkıyor ve daha sonra çalışma şartlarının daha elverişli olduğu Batı Almanya'ya gönderiyor.
Alman devletinde 48 yıl yaşıyor ve hiç aralıksız kendi toplumu için mücadele ediyor, çeşitli toplumsal direnişlerde bulunuyor.
Bu arada onu Yunanistan devleti ( 1984 ) vatandaşlıktan çıkarıyor ve uzun yıllar bir haymatlos, yani vatansız olarak yaşıyor.
1964 yılında, ailesini görmek için köyüne dönüyor ve bir gün babasının at arabasıyla Gümülcine'ye gidip Türk Gençler Birliği'ne üye oluyor.
O gün bu gün, dernekçilikten veya içindeki insan sevgisinden hiç vazgeçemiyor.
Batı Trakyalıların Batı Almanya'daki derneğinin kurucuları arasında yer alıyor, sendikacı oluyor ve bütün gücünü Batı Trakyalı kardeşlerinin gasp edilmiş hak ve hukuklarının geri kazanılması için amansız bir şekilde harcıyor.
Komünist rejim çizmesi altında inim inin inleyen Bulgaristan'daki Türkleri de hiç unutmuyor. Balkanlı Türklerinin durumunu ve akıbetini duyurmak için hiç aralıksız Batı Almanya ve Türkiye medyalarına yüzlerce yazılar kaleme alıyor.
Dava adamı Ali Ayazmalı'nın mücadelesi çok çetin ve ağır geçiyor. Her zaman ön saflarda çatışmak, kendisini asla yormuyor ve umudunu söndürmüyor.
İsmi o kadar çok olaylara karışmış ki, onların tümünü küçük bir yazıda anlatmak adeta mümkün değil.
Aili Ayazmalı, bir çok devlet büyüğümüz ile şahsen tanışma ve çalışma fırsatı yakalamış. Bunların arasında Alpaslan Türkeş, Kenan Evren, Turgut Özal ve Mesut Yılmaz da yer alıyor. Bizim Balkanlılar'dan Şükrü Şankaya, Mümin Gençoğlu, Sadık Ahmet ve Nuri Adalı gibi kahramanlarımız ile de yakın dostluklar kurmuş.
1986 yılında, bir grup Alman gazeteci ile beraber Bulgaristan'ı ziyaret ediyor. 13 gün boyunca, Türklerin yaşadığı bazı bölgeleri geziyorlar, tabi ki, Bulgar istihbaratçılar da onların peşinden hiç ayrılmıyorlar.
Sofya, Varna, Filibe, Koşukavak, İridere ve Killi gibi yerlerde yaşayan Türklerle temaslar kurup, onların gasp edilmiş insanlık hak ve özgürlükleri üzerine bilgiler topluyorlar.
Almanya'ya döndüklerinde, ülkenin en yüksek tirajlı gazete ve dergilerinde Bulgaristan'daki Türklerin acıklı hikayesini bütün çıplaklığı ile anlatmaktan hiç çekinmiyorlar.
Ali Aga ile en son Batı Türkleri Derneği'nin Bursa şubesinde bir görüşmem oldu. Şube binasında baş başa kaldık. "Aga, en sonunda derneği ele geçirdin." diye şakalaştım kendisiyle. Yüzündeki acı tebessümü görmeliydiniz. Tam 17 yıl boyunca, Ali Ayazmalı ve 600'den fazla dava arkadaşı, bu dernekten uzak tutulmuşlar, yani kısacası kovulmuşlar...
"Bir derneğe siyaset bulaştığında, işte böyle oluyor, kardeşim. Bunca yıldır bizi derneğimizden mahrum edenlere şimdi ben ne diyeyim ki? İlla ki, mahkeme kararıyla mı geri dönmeliydik..."
Buradaki Ali Ayazmalı'nın bizlere mesajı çok açık ve net.
Hiç kuşkusuz Balkanlı Türkünün organik hamuru, temiz balkan suyu ile yoğurulmuştur.
Ali Ayazmalı, işte bunlardan birisidir. Dimdik yürüyüşlü, mağrur bakışlı, inançlı ve cesur...
Eğer, kendisi ile tanışıp bir kahvesini içmek istiyorsanız, hemen Eğerci'nin yolunu tutunuz.
Evinin önündeki direkte uzun yıllardır dalgalanan standart dışı büyüklükteki Türk Bayrağı da biraz gönlünüzü okşar ve ısıtır.
Vatan sevgisinin standardı mı olur, kardeşim!
Mümin Topçu