Susturulamaya kalem

 
Büyük Türk düşünürü Cemil Meriç, aydın insanı, "kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi” olarak tarif eder.
 
Bulgaristan’da komünizm döneminde insan hakları uğruna kalemini kılıç yaparak savaşan şair, yazar ve dava adamı Ömer Osman Erendoruk’un ömrünün yedi yılı hapis ve sürgünlerde geçer.
 
O, işkencelerin en acımasızca uygulandığı, on binlere mezar olan Belene Ölüm Kampı’na da atılır.
 
Buna rağmen, komünist sistem onun Bulgaristan Türklerinin millî ve manevi yolunu aydınlatan kalemini asla kıramadı, susturamadı.
 
Yarım asra yakın bir süre komünizmin baskısı altında Bulgarlaştırılıp eritilmeye çalışılan Türk halkının acıları, ıstırapları, yalnızlığı, yönetimin sahtekârlığı, eserlerinin vazgeçilmez konuları olur.
 
Ömrü boyunca, kendi halkıyla bir bütün olarak kalan demokrasi savaşçısı Erendoruk:
 
“Sevinci sevincimdi, acısı dinmez acım,
Ağladım o ağlarsa, o gülüyorsa güldüm.
Erkeğe biraderim, dedim, kadını bacım,
Direndim direnenle, öldürülenle öldüm".
 
şiirinde, kendini çilekeş milletine adadığını ifade etmiştir.
 
Mehmet TÜRKER

Bakmadan Geçme