*** İşte bu roman sizin romanınız. Dedelerinizin, hatta anne ve babalarınızın çok yakın bir geçmişte yaşadığı, oradan oraya savrulduğu, herkesin yerinden yuvasından kovulduğu, dayanılmaz kayıpların, acıların yaşandığı ama pek çoğunuzun, ne yazık ki, tam olarak kavrayamadığı bir sürecin romanı.
PAYLAŞ
Yanımdan hiç ayırmadığım halde, Sabriye Cemboluk hanımefendinin SON TALİKA isimli eserini tembel bir okuyucu olduğum için yeni bitirdim. Baştan sona sürükleyici, düşündürücü ve bilgilendirici bir roman.
Yazar, zaman tünelinde okuyucuyu alıp Selanik-Sofulu- Edirne- İstanbul aralığında 1900' lü yılların başlarından bugünlere taşıyor. Müthiş bir gözlem yeteneği ile çok ince ayrıntılara kadar değinerek o günleri birebir yaşatıyor. Ben eleştirmen değilim. Hatta iyi bir okuyucu da sayılmam. Ama bu satırları yazmak için kendimce çok önemli bir nedenim var.
Bugün de savaşların 100 küsur yıl öncesinden çok farklı sonuçlarının olmadığını, hatta gelişen azgın ve katil teknoloji ile daha çok insanın ölümüne neden olup, daha çok insanın yerini, yurdunu, evini terk etmek zorunda kaldığını hatırlatarak empati yapılmasına yardımcı olmak istiyorum.
“Suriyeli göçmenlerin bizim ülkemizde ne işi var?” Ya da “ Suriyeli Kadın ve çocukları anladım. Ama erkekleri, memleketlerinde kalıp, kendi yurdu için savaşmalı!” gibi ayaküstü değerlendirmeler yapan, ahkam kesen pek çok insan, kendi huzurlu dünyasına nerelerden ve hangi zahmetlerle geldiğinin bile, demek ki, farkında değil. Suriye’de kim kimin için savaşıyor? Vatan kimin? Vatan dendiğinde bir Suriyeli ne anlıyor? Böyle bir ortamda kahramanlık yapmasını gerektirecek ne gibi ulvi nedenler var? Siz Suriyeli olsanız ne yapardınız? Öncelikle bu değerlendirmeleri yapmak gerekmez mi? Kaldı ki Suriyeli diye bildiğimiz insanlar 100 yıl önce bizim vatandaşlarımızdı...
Özellikle Trakyalılar. İşte bu roman sizin romanınız. Dedelerinizin, hatta anne ve babalarınızın çok yakın bir geçmişte yaşadığı, oradan oraya savrulduğu, herkesin yerinden yuvasından kovulduğu, dayanılmaz kayıpların, acıların yaşandığı ama pek çoğunuzun, ne yazık ki, tam olarak kavrayamadığı bir sürecin romanı.
Elbette, çoğunuz nerelerden geldiğinizi biliyorsunuz. Ama sanki yurtlarınızdan bu ayrılışa ve kopuşa, kendi özgür iradenizle karar vermiş, “Öf, buralardan sıkıldım, artık gidelim , biraz da Türkiye’de yaşayalım” diyerek güle oynaya yola çıkmış ve buralara gelip yerleşmiş gibisiniz. Ne yazık ki, yurtlarından kovulmanın talikalarla yollara düşmenin, ölümle yaşam arasında gidip gelmenin travmalarını bilmiyorsunuz, hissetmiyorsunuz. O nedenle de Suriyeli göçmenlerle empati yapamıyorsunuz.
Onların yaşadığı felaketi ilk önce sizlerin anlamanız gerekirken, ne yazık ki, bazılarınız bu konuda gereken duyarlılığı ve dayanışmayı gösteremiyor. SON TALİKA yerinden, yurdundan edilen ailelerin siyasi hudutlarla bölündüğü, ayrı ülkelerde yaşamak zorunda bırakıldığı, birbirine hasretle ömür tüketen insanların, yani bir bakıma Trakyalıların romanı.
Mutlaka okuyun ve size o dönemi, bu kitapta tüm ayrıntıları ile anlatan hemşehriniz Sabriye Cemboluk ile övünün.
O günleri bilmeyenler bugünlerin değerini anlayamazlar...
Yukarıdaki arama formları aracılığı ile Misyon Gazetesi arşivinde kelime, içerik, konu araması yapabilir veya gün-ay-yıl formatında tarih girerek tarihe göre haberleri listeleyebilirsiniz.
Çerez Bildirimi
Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.