Osman Nuri Peremeci: Unutulması mümkün olmayan bir aydın
Peremeci, doğmuş olduğu Bulgaristan topraklarında yıllarca sürdürdüğü çetin Türk maarif davasından sonra yerleştiği Edirne'de, 1930'ların başında ivme kazanan Türk-Bulgar eğitim ve kültür münasebetleri ve iki komşu ülkenin karşılıklı tanıtılması alanında emek sarf eden bir aydın kimliğine bürünmüştür.
Bulgaristan'daki Türklerin tarihinde iz bırakanlar...
_______________________________________
Bulgaristan'daki Türklerin son yüzyıl içinde yetiştirdiği büyük fikir adamlarımızdan, tarihçilerimizden ve eğitmenlerimizden olan Osman Nuri Peremeci, 1874 yılında Şumnu'da doğmuştur.
İlköğrenimini Şumnu’da tanınmış hattat Hacı Abdurrahman Hilmi Efendi’nin mektebinde bitirdi. Ortaöğrenimini Şumnu Rüştiyesi'nde tamamladı. Farsça, Arapça dilleri ile birlikte hat sanatından da talik, ayan, kufi, sülüs gibi yazı çeşitlerinde söz sahibi olarak öğretmenliğe başladı.
Varna, Osmanpazarı, Eskicuma, Pravadi, Niğbolu, Rusçuk, Tırnova ve Edirne’nin Subaşı köyünde öğretmenlik yaptıktan sonra, 1938’de lise bitirme sınavlarına girerek ortaokullarda yardımcı öğretmenlik hakkı kazandı. Türkçe, tarih, coğrafya ve yurt bilgisi dersleri verdi.
17 yaşında öğretmen olan ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a giden Osman Nuri, burada Meclis-i Kebiri Maarif önünde sınava girerek tarih öğretmeni olmuş ve Osmanlı hükümeti tarafından Varna Ruştiyesi tarih öğretmenliğine tayin edilmiştir.
1890 yılında ilk dersini veren Osman Nuri Efendi, daha sonra Bulgaristan'ın çeşitli şehirlerinde, öğretmen olarak çalışmış ve Türklerin milli şuurunu yeniden ve cesaretle canlandırmaya çalışmıştır.
Balkan Türklerinin meselelerinin yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarda geçirdiği siyasi krizleri de yakından izleyen Osman Nuri Peremeci, 1900 yılından itibaren Bosna'da yayınlanan Vatan, Kırım'da yayınlanan Tercuman ve Paris'te yayınlanan Mizan gazetelerine devamlı yazılar yazarak, Balkan Türklerinin sesini buralarda duyurmuştur.
1906 yılında, Bulgaristan Türk Mualimler Birliğini kurmuştur. Osman Nuri'nin başkan seçildiği bu kuruluş, Bulgaristan eğitim hayatında tam bir reform yaratmış ve yaptığı kongreler ile birçok haklar sağlamıştır. Bu haklar şöyle özetlenebilir:
- Türk Cemaati, okulları için Türk öğretmen okulları açabilecektir.
- Türk Muallimler Birliği, Bulgaristan Maarif Vekaleti Meclis-i Kebir-i Maarifi'nde temsil edilecektir.
- Türk okulları kitapları, Türkçe basılabilecektir.
- Bulgar okulları gibi Türk okulları da kendilerine ait toprakları işliyebilecek, geliri okula ait olacaktır.
Bu hakların sağlanması için Bulgaristan'ı bir uçtan bir uca gezen, her şehirde maarif kongreleri toplayarak Türk öğretmenlerini, Din Hocalarını ve Müslüman halkı teşkilatlandıran Osman Nuri, bir süre sonra Bulgaristan'daki Türklerin milli liderlerinden biri haline gelmiş. Bulgar hükümeti tarafından adım adım takip edilmeye başlanmıştır.
1927 yılı, eylül ayında bir akşamüstü Şumnu'daki evinde yazı geçiren ve çalışmalar yapan Osman Nuri'yi gizlice ziyaret eden emekli Bulgar öğretmeni Nedef: - "Seni tevkif edecekler hocam, başının çaresine bak! " diyerek ikazda bulunmuştur...
Osman Nuri, Türkiye'ye iltica edince Edirne'ye yerleşmiş ve kendi ifadesiyle "Doğup büyüdüğü, ömrünün en güzel günlerini geçirdiği" Balkan topraklarından ayrılamamıştır. Hayatını kazanmak için Edirne'de Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurarak iş istemiş ve ilk olarak Edirne'nin Subaşı köyü öğretmenliğine tayin edilmiştir. Bu görevi sevinçle kabul eden ve Subaşı köyünde " Modern ve yeni bir köy yaratma yolunda denemeler " yapan Osman Nuri Efendi'nin çalışmaları ilgiyle, taktirle izlenmiştir.
Bir yıl sonra Edirne merkezine alınan ve Bulgar okulunda Türkçe dersleri ile ortaokul - lisede tarih dersleri vermeye başlayan Osman Nuri Hoca, bundan sonraki hayatını ilmi çalışmalar yapmakla geçirmiş ve çok sevdiği Edirne'ye büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Edirne Halkevi'nde, Edirne ve Yöresel Eski Eserleri Araştırma Kurumu'nda yaptığı tarih çalışmalarının yanısıra Edirne Müzesi'nin kurulmasında da görev alan Osman Nuri, Osmanlı İmparatorluğu'na bir asır başkentlik eden talihsiz sınır şehrinin meselelerini İstanbul'da yayınlanan Tasvir-i Efkar gazetesine yazdığı makalelerde açık bir dille savunmuştur. Ayrıca "Resimli Şark", "Köy Postası", "Damla", "Altı Ok ", "Resimli Ay" ve "Milli Gazete" gibi birçok dergiye de tarih sohbetleri, araştırmalar yazan Osman Nuri, soyadı kanunu çıkınca Peremeci soyadını almıştır.
Merhum üstad, sorulursa soyadının manasını şu şekilde anlatırdı: Pereme, Tuna'da ve Karadeniz'de kullanılan küçük çektirmelere verilen addır. Peremeci ise "Kayıkçı" anlamına alınabilir. Türk Tarih Kurumu I. ve II. Kurultayına katılan Osman Nuri Peremeci " Tuna Boyu Tarihi ", " Atalar sözleri ", Ernest Meumann'dan dilimize çevirdiği " Pedagoji " ve nihayet " ve Edirne Tarihi " gibi büyük eserlerini Edirne'de Kaleiçi'nde bulunan mütevazi evinde yazmıştır. Bu evin bulunduğu sokağa Edirne Belediye Meclisi Tarafından, 1 Haziran 1967 tarihli kararla merhum Osman Nuri Peremeci'nin adı verilmiştir.
Osman Nuri Peremeci, 1927'de Türkiye'ye iltica ettikten bir yıl sonra, 1928'de Bulgaristan'da kalan eşi Ayşe Hanım vefat etmiştir ve ikinci defa 1934'de Edirne'de aslen Kırcaali'li olan Servet Hanımla evlenmiş, bu evlilikten Bilgin ve Ömer Ekin adlarında iki erkek çocuğu dünyaya gelmiştir.
23 Nisan 1945'te, Osman Nuri Peremeci için Edirne'de 55. Yıl jubilesi yapmak üzere hazırlıklar başladı. Edirne Lisesi'nden Yetişenler Derneği mensuplarının hazırladığı bu büyük jubileye hocanın yurdun her köşesindeki öğrencileri gelecek, büyük bir tören yapılacaktı. Ancak çok istediği halde büyük tarihçimiz, bu törende bulunamadı ve kısa süren bir hastalık sonunda, 17 Mart 1945 yılında hayata gözlerini kapadı.
Osman Nuri Peremeci'nin ölümü Edirne'de, Trakya'da ve bütün yurtta, Bulgaristan'da büyük üzüntü yarattı.
Bulgaristan'daki Türklerin tarihinde olduğu gibi, umumi Türk kültür tarihinde de layik olduğu yeri almıştır. Osman Nuri Peremeci’nin sadece, hayatının son 18 yılını geçirdiği Edirne’nin ve Trakya’nın geçmişinin aydınlatılması, belgelenmesi için üstün hizmetlerde bulunmuş bir mahallî tarihçi ve araştırmacı olarak görülmemesi ve değerlendirilmemesi gerekmektedir.
Peremeci, doğmuş olduğu Bulgaristan topraklarında yıllarca sürdürdüğü çetin Türk maarif davasından sonra yerleştiği Edirne’de, 1930’ların başında ivme kazanan Türk-Bulgar eğitim ve kültür münasebetleri ve iki komşu ülkenin karşılıklı tanıtılması alanında emek sarf eden bir aydın kimliğine bürünmüştür.
Bu bilgileri bize ulaştırma çabasında olanlara sonsuz teşekkürler. Böyle aydınlarımızı bilmemiz gurur verici !