OMURTAG

Omurtag (Osmanpazar) şehri, Kuzeydoğu Bulgaristan'da Varna - Sofya ve Tırgovişte (Eskicuma) - Kotel (Kazan) yolları üzerinde bulunmaktadır. Doğusunda Gerlova'ya ait olan Sarıbaba tepesi (620 m), batısında Yaran ovası, güneyinde Kayınlık ormanlığı, kuzey ve kuzeybatısında da Kale denilen yerde ormanlık yer almaktadır. Bulgaristan'ın kuzey cepheli belki de tek şehridir. Bunun için de Omurtag'ın iklimi daha fazla serin ve soğuktur.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

 

OMURTAG


“İnsan ne kadar da iyi yaşasa ölür ve başkası doğar. Daha sonra doğanlar, bu eseri görünce onu yapanları saygıyla hatırlasın...”

Bu sözler Omurtag Han’ın. 814-831 yılları arasında hükümdarlık ettiği yıllarda söylenmiştir. Bulgaristan tarihinin unutulmaz simalarından olan Krum Han’ın oğlu oluyor Omurtag. Daha fazla ülkesinin imarına verdiği katkılarla anılmaktadır. Babası Büyük Han Krum’un 811 yılında Vırbitsa yakınlarında, Bizans İmparatoru Nikifor’u hezimete uğratmasından üç yıl sonra tahta geçen Omurtag, tüm gücünü yol, köprü, ibadethane vs yerlerin inşasına harcamıştır. Nitekim yukarıdaki sözleri de bir köprünün kurulmasından sonra söylemiştir...

Omurtag (Osmanpazar) şehri, Kuzeydoğu Bulgaristan’da Varna - Sofya ve Tırgovişte (Eskicuma) - Kotel (Kazan) yolları üzerinde bulunmaktadır. Doğusunda Gerlova’ya ait olan Sarıbaba tepesi (620 m), batısında Yaran ovası, güneyinde Kayınlık ormanlığı, kuzey ve kuzeybatısında da Kale denilen yerde ormanlık yer almaktadır. Bulgaristan’ın kuzey cepheli belki de tek şehridir. Bunun için de Omurtag’ın iklimi daha fazla serin ve soğuktur.

Ortalama 370 yıl evvel, şehrin bugünkü yeri ovalık ve bağlıkmış. Bugüne kadar anlatılanlara ve yazılanlara göre, Osman adında bir araba ustası, bu yerlere gelip çadırını kurmuş. İlk oturduğu yer de bugünkü Mezlik çeşmesi (veya Kirazlık mahallesi) yanındaymış. İstanbul-Rusçuk (Ruse), Varna-Sofya ve başka yollar buradan geçtiği için, arabacı ustası geçimini iyi sağlayabileceği umuduyla buraya yerleşmiş. Gerçekten de Yanbolu (Yanbol), Kotel, Tırnovo ve Şumnu gibi şehirlerden gelip geçen kiracı ve tüccarlar, Osman’ın hizmetinden yararlanmışlar ve kendisine iyi gelir sağlamışlar. Osman’ın tam olarak, kim ve nerelerden gelmiş olduğu hakkında hiç bir yazılı belge yok. Ancak ne kadar doğrudur bilemem, seneler önce söz arasında yaşlı bir kişi, Arabacı Osman’ın, yakında bulunan Çanakçılar (Paniçino) köyünden gelmiş olması ihtimalinin büyük olduğunu söylemişti. Ben bu söylentiyi kabul edilebilir olarak görmekteyim, çünkü seneler boyunca Gerlova hakkında yaptığım araştırmalarda, Çanakçılar köyünün çok eski bir yerleşim yeri olduğunu tespit ettim.

Tarihçilere göre, Osman’ın buralara yerleşmesi, 1631 yılında olmuş. Daha sonra bu yerlere çevre köylerden bazı aileler de gelip çadır kurmuş. Gelenlerin ve Osman’ın müşterilerinin sayısı günden güne arttıkça, burası pazar yerini andırmaya başlamış. Arabası arızalanan her kişi “Osman’ın pazarına gidiyoruz” deyimini kullanmaya başlamış. Daha sonraki dönemlerde de, bu deyim “Osman Pazarı” olarak dillere yerleşmiş...

Pazar yeri büyüyünce, buraya ilk olarak bir hamam yapılması düşünülmüş. İstanbul’dan 40 günde manda arabalarıyla mermer taşlar ve musluklar getirildikten sonra, 1770 yılında hamam kurulmuş. Ardından da bir saat kulesi dikilmiş. Su ihtiyacının sıhhi bir şekilde karşılanması için, yakınlardaki kaynaklar çeşme haline getirilmiş (1779). Bu çeşmeye bugün Mezlik çeşmesi denmektedir. Aynı bu çeşmenin başka bir benzeri de bugün Tabana mahallesinde bulunmaktadır.

Sonraki yıllarda, Osmanpazarı’nın hızla büyüyüp geliştiği göze çarpmaktadır. Tarihi belgelere göre, köylülük devrini yaşamadan şehir olarak bilinen Osmanpazar, belirli yıllarda kaza ve il olarak sahneye çıkmıştır. 1808 yılında, Osmanpazar valisi Ali’nin, Yeşilova (Zelena Morava) toprakları için, Kazan (Kotel) ağası Bojil ile savaştığı yazılan tarihi veriler bulunmaktadır.

Kültür ihtiyaçlarının artmasıyla, 1842 yılında ilk dünyevi okul, 1850 yılında da ilk Bulgar okulu açılmıştır. Vardun, Vırbitsa, Konak, Elena gibi köy ve kasabalardan gelen Bulgarların artmasıyla, 1860 yılında yeni okul binası ve kilise kuruluyor.

Osmanpazar’ın ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğu, 1867 yılında kurulan PTT (Posta Telegraf Telefon) idaresiyle de ortaya çıkıyor. Bu PTT idaresi 40 yaylı arabası, 100 adet atı ve yüzlerce yardımcı personeli ile Eskicuma, Rusçuk ve Varna bölgelerine hizmet veriyor. Üç yıl sonra da (1870) Bebrovolu öğretmen Petır Yanakiev tarafından “Nadejda” (Ümit) halk okuma evi kuruluyor.

1880 yıllarında şehir nüfusunun beşte dördü Türk, beşte biri de Bulgarmış. Yıllara göre alınan deliller şöyledir: 1878 yılında 5 000 kişi, 1880 yılında 3 832 kişi, 1900 yılında 3 680 kişi, 1920 yılında 3 706 kişi.

Doğu istikametine gidildiğinde, Türk ve Bulgarların oturduğu Tabana mahallesinden geçip, şehrin merkezine varılır. Eski dönemin şehir merkezi çok romantik bir görünüme sahipti. Kaldırım taşlarıyla döşeli, dar ve kıvrımlı sokaklar, çoğunlukla tahtadan yapılmış dükkanlar, seyyar çanakçılar, çömlekçiler, ibrikçiler, bozacılar ve nalbantlar... Alçacık binaların üzerinde yükselen onlarca cami minaresi, şırıl şırıl akan çeşmeler, hamamlar. Hepsi de Osmanlı eseri...

Osmanpazar, 14 Ağustos 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, Omurtag adını alıyor.

1943-44 yılları savaş yıllarıdır. Bu dönemde Omurtag’da kazan kaynamaktadır. Sovyetler’in etkisiyle birbirine giren halk evlatlarıyla idareciler, verdikleri kurbanlarla bölgeyi kan çanağına çevirdiler.

15 Eylül 1944 tarihinde şehirde tam kapasite ile çalışan bir lise (gimnaziya) açılıyor. Burada Bulgarlarla yan yana Türk çocukları da tahsil almaya başlıyor. 1952-58 yılları arasında ayrıca “Tevfik Fikret” Türk lisesi de hizmet vermiş ve burada yüzlerce Türk aydını yetişmiştir. 1950 yılında, toprağın kolektif olarak işletilmesi için, 120 aile 3 600 dekar tarla ile bölgede ilk kooperatifi kuruyor. Bölge halkına daha fazla iş sağlamak için, 1950 yılında bir organize sanayi bölgesi hizmete açılıyor. Bu da yetmeyince, 1 Ocak 1957’de şehir kenarında bir konserve fabrikası çalışmaya başlıyor. Köy iktisadiyatına hazırlıklı elemanlar yetiştirmek için, 1959’da lise ayarında bir teknik okul, 1964’te de Transport nakliye okulu açılıyor. 1965 yılında hem yeni otogar, hem de otomobil tamir fabrikası (zavod) hizmete giriyor. Öyle ki, Bulgaristan’ın dört yanından Şkoda, Tatra, Man ve başka marka otobüs ve otomobiller sadece burada tamir edilebiliyordu. 1972’de açılan konfeksiyon fabrikasına eleman açlığı hissedilince, bir yıl sonra da tekstil lisesi açılmış oldu. Aynı yıl Omurtag Tarih Müzesi'nin açılışı da ayrı bir kazançtı. Ünivermag mağaza binası, yeni oteller, okuma evi binası, sinema binası, 2 000 kişilik yeni yazlık tiyatro kompleksi, ikinci lise binası ve daha birçok işyerleri hep bu dönemde açılmışlardır.

Omurtag, her yıl Eylül ayı sonlarında tertiplediği güz panayırı ile de meşhurdur. Ama Omurtag’ın en büyük gururu, galiba, dublör-astronot Aleksandır Aleksandrov (Saşo) olmalı. Dünyada sayılı kişiler arasında olmak veya ülkede Loveçli astronot Georgi İvanov’dan sonra ikinci merdivende bulunmak, aynı zamanda Bulgaristan ve Sovyetler Birliği kahramanı unvanına kavuşmak, elbet de, gururların en büyüğü olacaktır.

Omurtag belediyesi bugün 46 köyden ve 33 200 kişiden oluşuyor (deliller 2 000 yılından). Köylerde Türklerin çoğunlukta olması nedeniyle, artık 28 yıldır Belediye muhtarlık görevini DPS (HÖH) temsilcileri ifa etmektedir...


Sabri CON


 


 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN