O ŞİMDİ BİR BAŞKASIYLA...
Bir aşkla sevildiğine inanmışken sevgilin bir başkasına gidiverir bir gün. Bu öylesine bir düşüştür ki yere çakılıp sersemleyebilirsin fena halde. Bununla sadece bir insanı değil kendine dair algını, bir hayatı, bir gelecek hayalini de kaybedersin. Tek teselli yeni baştan bir başka kişiyle bunun mümkün olmasıdır. Kırık bir kalp bunu kolaylıkla kabul edemez ama.
O ŞİMDİ BİR BAŞKASIYLA...
“O şimdi ne yapıyor?” bir Nazım Hikmet dizesi. Gündelik dile ait bir cümle. Şairin becerisi böylesi cümleleri başkalarıyla buluştuklarında iç burkacak, katman katman çoğalacak şiirler katına çıkarması. Hapisteki imkânsızlık içinde yazılmış bir dize bu. Birbirinden uzaklardaki sevgililer için kalp ağrısıyla okunmuş bir dize olmuş yıllarca.
Birisinin şu an ne yaptığını merak etmek onun hayalini hep içinde taşımak demek. Geçmişte aşıklar uzun süre haber alamamışlar birbirlerinden. Mektuplar yazılıp yanıtlar beklenmiş. Kimi kez sahibine varamamış bile o mektuplar. Şimdilerde “O şimdi ne yapıyor?” sorusunun yanıtına ulaşmak hiç zor değil. Sevgili seninle iletişim içinde değilse bile Sosyal Medya’da iz sürerek bunu öğrenmek mümkün pekâlâ…
Kalbine her an bir hançer saplanabilir böyle bir dedektiflik sonucunda tabii ki.Gönül kırıklığından sersemlemiş, dengesini kaybetmiş öyle çok insan tanıdım ki… Hindistan’da bunu anmak için bir gün bile yapmışlar. Aşka dair kalp kırıklıkları yaşayanlar bir araya gelip hikayelerini paylaşıyorlarmış bu özel günde.
Bir zamanlar bizi çok üzen şeylerin zaman içinde nasıl anlamsızlaştığını, bir zamanlar tanrılaştırdığımız bazı insanların nasıl sıradanlaştığını bilsek de üzülmekten alamıyoruz kendimizi.
Ölüm duygusuna yakın bir duygu aşk için tutulan yas. Aşk cinayetleri, aşk intiharları bunun sonucu biraz da. İnsanlar aşkı güvenlik, onay, kimlik, mutluluk, gelecek hayali vb. pek çok gereksinimin karşılayıcı olarak gördüğü sürece aşkın yıkımı muazzam bir kayıp olabiliyor.
Bir kalp kırıklığının yasını yıllarca, hatta ölene kadar yaşayan insanlar tanıdım. Sırf değer verdiği birinin kalbini kırmamak için yürümeyen ilişkiler içinde hayatını harcayanlar da var bir yanda.Bir ilişkiler krizi çağı bu yaşadığımız. Bunun üzerine kafa yoruluyor. Bir bağımsız alan, hatta bir endüstri haline gelmiş bu. Psikiyatristler, çöpçatan siteleri, ilişki koçları, çatışma çözümleyiciler, aile danışmanları, astrologlar vb. var bu alanda. TED konuşmaları, yüzlerce katılımcıyla ilişki uzmanlarının yaptığı bir çeşit kolektif terapiyi de andıran salon buluşmaları, çok satışlı kişisel gelişim kitapları da bunun bir parçası.Eskiden bu gönül kırıklıkları edebiyatın alanıydı daha çok da.
Modernizmle birlikte geçmişte daha pragmatik nedenlerle gerçekleştirilen evliliklerin yerini aşk evlilikleri aldı. Ölen Tanrı’nın yerine aşkın ikame edilmesi, aşkın yeni baştan yaratılmasıydı biraz da bu. O dönemden beri inatla süregelen romantik aşk anlayışı ve ona dair bazı klişeler hayatlarımızı zorlaştırıyor bir yandan da. Aşkın üzerine bunca gidilmesi, aşka dair şeylerin pazara ait, tüketilebilen malzemeler haline gelmesi aşkı sıradanlaştırırken, çiklet gibi ağza düşmüş aşka dair sözcükler de bayağılaşıyor.Ortalığa düşmüş aşka dair entelektüel bir küçümseme yaşanmasının yanı sıra resmiyeti, sistemi zorlayan aşk itibarsızlaştırılmaya çalışıldı bir dönem. Şimdilerde ise sözcüğün popülaritesi onu siyasi partilerin bir sloganına bile dönüştürebiliyor.
Aşkın şehvetli, yıkıcı çağrışımlarının yerini daha kapsayıcı bir kavram olan sevgi de alabiliyor kimi zaman. Çok net biçimde herkes her şeyden fazla sevilmeye aç bu dünyada. Evrendeki yalnızlıklarımızı avutacak kucaklara muhtacız. Aşk ise onay görmenin doruk noktası. Bize duyulan aşk, varlığımızı kabul etmekle kalmayıp yüceltiyor onu aynı zamanda.
Bir aşkla sevildiğine inanmışken sevgilin bir başkasına gidiverir bir gün. Bu öylesine bir düşüştür ki yere çakılıp sersemleyebilirsin fena halde. Bununla sadece bir insanı değil kendine dair algını, bir hayatı, bir gelecek hayalini de kaybedersin. Tek teselli yeni baştan bir başka kişiyle bunun mümkün olmasıdır. Kırık bir kalp bunu kolaylıkla kabul edemez ama. Travmatik bir deneyim yeni bir girişim için korku oluşturur. Öncelikle özgüvenin sarsılmış, tutkuyla sevilebileceğine dair inancın zedelenmiştir. Hele bunu denemiş, tekrar tekrar denemiş ve hep yenilmişsen iyice tırsarsın.
Öylesine caziptir ki aşk, bütün bunlara rağmen kandırması mümkündür seni. Birini kalbine yerleştirip “O şimdi ne yapıyor?” diye düşünmeye başlarsın yeniden. Sonra bu sorunun yanıtının “O şimdi bir başkasıyla” oluşunu yaşarsın bir gün. Çok ama çok acıdır bu. Ayrılık da sevdaya dahildir elbet ama bu durum ölüme yakındır daha çok. Geçer elbet bu da ama ezerek yüreğini, parçalayarak geçer.
Neşe YAŞIN